Akdeniz, çeşitli kültürlerin, genişçe bir alanda, hem buluştuğu hem de ayrıldığı bir coğrafya, aynı zamanda bu kültürlerin ortaklaşa tarih oluşturduğu bir sahnedir. Akdeniz, denizler, karalar, nehirler, göller ve dağlar kadar, diller, dinler, kültürler ve değerlerin iç içe yaşadığı bir beşiktir.
Bu zenginlik göz önünde bulundurulduğunda, Akdeniz Dünyası daha araştırılacak pek çok alanı ile önümüzde durmakta, adeta kazdıkça yeni eserler veren bir arkeoloji sahasına benzemektedir. Fernand Braudel, Akdeniz'in, üzüm bağları ve zeytinlik manzaralarından daha fazlası olduğunu söyler. Burası insanın ortaya çıktığı coğrafyadır. Bu çalışmada Akdeniz dünyasının öne çıkan dönemlerinden 16. Yüzyıl'da, Akdeniz'de çeşitli nedenlerle seyahat etmiş olan Almanların yazmış olduğu seyahatnamelere göre Akdeniz'in anlatımı sergilenmeye çalışılmıştır.
Geçmiş dönemleri, o devirde yaşamış insanların gözleriyle görebilme imkanını sağlayan seyahatnameler, elçilik günlükleri ve benzer metinler tarih araştırmalarının klasik kaynakları arasında kabul edilmişlerdir. Dolayısıyla seyahatnameler çeşitli yönleriyle inceleme konusu yapılmaya ve tarih araştırmalarına kaynaklık etmeye devam etmektedir.
Akdeniz, çeşitli kültürlerin, genişçe bir alanda, hem buluştuğu hem de ayrıldığı bir coğrafya, aynı zamanda bu kültürlerin ortaklaşa tarih oluşturduğu bir sahnedir. Akdeniz, denizler, karalar, nehirler, göller ve dağlar kadar, diller, dinler, kültürler ve değerlerin iç içe yaşadığı bir beşiktir.
Bu zenginlik göz önünde bulundurulduğunda, Akdeniz Dünyası daha araştırılacak pek çok alanı ile önümüzde durmakta, adeta kazdıkça yeni eserler veren bir arkeoloji sahasına benzemektedir. Fernand Braudel, Akdeniz'in, üzüm bağları ve zeytinlik manzaralarından daha fazlası olduğunu söyler. Burası insanın ortaya çıktığı coğrafyadır. Bu çalışmada Akdeniz dünyasının öne çıkan dönemlerinden 16. Yüzyıl'da, Akdeniz'de çeşitli nedenlerle seyahat etmiş olan Almanların yazmış olduğu seyahatnamelere göre Akdeniz'in anlatımı sergilenmeye çalışılmıştır.
Geçmiş dönemleri, o devirde yaşamış insanların gözleriyle görebilme imkanını sağlayan seyahatnameler, elçilik günlükleri ve benzer metinler tarih araştırmalarının klasik kaynakları arasında kabul edilmişlerdir. Dolayısıyla seyahatnameler çeşitli yönleriyle inceleme konusu yapılmaya ve tarih araştırmalarına kaynaklık etmeye devam etmektedir.