İşgal kuvvetleri, ülkenin kültür ve tarihini tahrip ettiklerinden dolayı, Kürt ileri gelenleri halk üzerindeki etkinliklerini korumak için kendilerini hangi ülkenin kültürü baskınsa o ülkenin ileri gelenlerine bağlanmışlardır. Arap istilasından sonra önemli Kürt şahsiyetler, kendilerini Araplara bağlayarak, bir de kutsal aidiyetler kazanmışlardır. Bugün Kürdistan'da kutsal aidiyetlerden gelen şeyhlerin sayısı normal nüfusu aşmış gibidir. Cumhuriyet'in itibarsızlaştırma ve aşırı baskısı sonucunda pek çok Kürt, kendilerini eski Türk boylarına bağlayarak, Kürtlük aidiyetlerini terk etmişlerdir. Bu sadece Kürtlere özgü bir davranış da değildir. Halil İnalcık hocanın da belirttiği gibi, “her önemli Türk hanedanı egemenliğini meşru görmek için ailesini Oğuz Han soy kütüğüne bağlama çabasındadır.”
Şah Hüseyin Bey ailesi bu konuda tam bir istisnadır ve Kürdistan tarihinde bir ilktir. Onlar kendilerini eski Kürt geleneklerine bağlayarak, bu konuda haklı bir ün kazanmışlardır. Böylece hem bir kutsallık aidiyeti kazanmışlar hem de mirliklerini halka rahatlıkla kabul ettirmeyi başarmışlardır.
Meşrutiyet'in ilanı, Ermeni-Kürt çelişkisini sonlandırmadığı gibi daha da derinleştirdi. Böylece Kürtler ile Ermeniler arasındaki dostluklar hızla düşmanlığa dönüştü. Osmanlı hükumetleri ise XIX. yüzyıldan itibaren oynadıkları oyunu tekrarlayıp durdu. Ermenilere yaslanıp tarihi Kürt mirliklerin varlığına son verdi, Ermeniler güçlenip ulusal taleplerde bulununca da Kürtlere yaslanıp Ermenilerin gücünü kırdı. İttihat ve Terakki Cemiyeti hareketi Meşrutiyet rejimini kurarken ihtiyaç duyduğu örgütlü desteği Ermenilerden aldığı için onlara yaslanarak, Sultan Hamid döneminde güçlenen Kürt feodalitesini ezdi. Ermeniler ulusal talepleri içeren reform tasarısını öne sürünce de bu kez daha önce güçsüzleştirdiği Kürt feodal beylerine döndü. İTC hareketi iki halkın zaaflarından faydalanarak güçlenmeye çalıştı ve tek başına iktidar oldu. Ermeniler ile Kürtler bir o yana bir bu yana savrulup durdular; aralarında anlaşıp kendilerini ezen ortak düşmanlarına karşı bir türlü ortak tavır alamadılar. Liderlerinin uzağı göremeyişleri, iki halkın da sonunu hazırladı; Ermeniler tarihte ender görülen bir soykırıma uğratılarak Anadolu'da tamamen yok edildiler, Kürtler ise özgürlüklerini kaybettiler.
İşgal kuvvetleri, ülkenin kültür ve tarihini tahrip ettiklerinden dolayı, Kürt ileri gelenleri halk üzerindeki etkinliklerini korumak için kendilerini hangi ülkenin kültürü baskınsa o ülkenin ileri gelenlerine bağlanmışlardır. Arap istilasından sonra önemli Kürt şahsiyetler, kendilerini Araplara bağlayarak, bir de kutsal aidiyetler kazanmışlardır. Bugün Kürdistan'da kutsal aidiyetlerden gelen şeyhlerin sayısı normal nüfusu aşmış gibidir. Cumhuriyet'in itibarsızlaştırma ve aşırı baskısı sonucunda pek çok Kürt, kendilerini eski Türk boylarına bağlayarak, Kürtlük aidiyetlerini terk etmişlerdir. Bu sadece Kürtlere özgü bir davranış da değildir. Halil İnalcık hocanın da belirttiği gibi, “her önemli Türk hanedanı egemenliğini meşru görmek için ailesini Oğuz Han soy kütüğüne bağlama çabasındadır.”
Şah Hüseyin Bey ailesi bu konuda tam bir istisnadır ve Kürdistan tarihinde bir ilktir. Onlar kendilerini eski Kürt geleneklerine bağlayarak, bu konuda haklı bir ün kazanmışlardır. Böylece hem bir kutsallık aidiyeti kazanmışlar hem de mirliklerini halka rahatlıkla kabul ettirmeyi başarmışlardır.
Meşrutiyet'in ilanı, Ermeni-Kürt çelişkisini sonlandırmadığı gibi daha da derinleştirdi. Böylece Kürtler ile Ermeniler arasındaki dostluklar hızla düşmanlığa dönüştü. Osmanlı hükumetleri ise XIX. yüzyıldan itibaren oynadıkları oyunu tekrarlayıp durdu. Ermenilere yaslanıp tarihi Kürt mirliklerin varlığına son verdi, Ermeniler güçlenip ulusal taleplerde bulununca da Kürtlere yaslanıp Ermenilerin gücünü kırdı. İttihat ve Terakki Cemiyeti hareketi Meşrutiyet rejimini kurarken ihtiyaç duyduğu örgütlü desteği Ermenilerden aldığı için onlara yaslanarak, Sultan Hamid döneminde güçlenen Kürt feodalitesini ezdi. Ermeniler ulusal talepleri içeren reform tasarısını öne sürünce de bu kez daha önce güçsüzleştirdiği Kürt feodal beylerine döndü. İTC hareketi iki halkın zaaflarından faydalanarak güçlenmeye çalıştı ve tek başına iktidar oldu. Ermeniler ile Kürtler bir o yana bir bu yana savrulup durdular; aralarında anlaşıp kendilerini ezen ortak düşmanlarına karşı bir türlü ortak tavır alamadılar. Liderlerinin uzağı göremeyişleri, iki halkın da sonunu hazırladı; Ermeniler tarihte ender görülen bir soykırıma uğratılarak Anadolu'da tamamen yok edildiler, Kürtler ise özgürlüklerini kaybettiler.