21. Yüzyılın Sömürgeciliği: Toplum Kırım

Stok Kodu:
9786054986057
Boyut:
13.50x20.50
Sayfa Sayısı:
216
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786054986057
371842
21. Yüzyılın Sömürgeciliği: Toplum Kırım
21. Yüzyılın Sömürgeciliği: Toplum Kırım
16.00

Doğrudan savaşa dair bir aygıtın kullanıldığı herhangi bir el koyma ya da zor biçimi estetik olarak bize yeryüzünde meydana gelmiş bavaşlardan bir cepheyi sunar. Savaşla akla gelen araçlar daha ne olabilir ki deriz. Bunu söylememize anlam veren şey yalnızca tekniğin çok daha fazla dahil edilmesiyle, şiddet uygulamada karşıt güce oranla avantajlı pozisyonlar elde etmenin hedeflenmesi değildir. Savaş aygıtının klasik bütün yüzlerine dair resmim artık eskide kalmış olduğudur da. Çünkü savaş bu güç yığılmasında akla gelebilecek elde ne varsa hepsini seferber etmeye dayalıdır. Kazanma uğruna ne varsa neden feda edilmesin ki?

Ama her şeyin cephede kazanılmadığına ya da toplumun her hücresine kadar ele geçirilemediğine savaşan herkez yeterince ikna olmuştur. Bu nedenle, kaybetmeye olanak veren karşıda sert bir direnişe karşı gücün ekonomik ve daha işlevsel kullanılmasını ileri süren ve gittikçe gelişen bir 'akıl' var. Ve bu akıl daha görünmez, daha kurnaz ve ince politikalarıyla sızmaya çalışıyor. Bugün enformasyonun, ekonominin bin bir uzantısı bu amaçla devreye sokulmaktadır. Yoksa neden askeri yöntemlerle birlikte sosyal, siyasal, ekonomik, sağlık, eğitim vb birçok devlet manipülasyonuyla hedeflenen bir yeni toplum-kırımcılıkla karşı karşıya olalım.

Özel savaş, özelde Kürdistan coğrafyasında kırılmaya/teslim alınmaya çalışılan tüm toplulukların doğrudan askeri olmayan yöntemlerle (belki de bio-iktidar düşünüldüğünde bütün politikalar birer güvenlik politikasıdır) hangi araçlarla asimile edilmeye çalışıldığının mikro-uygulamalarını ortaya koyar. Sadece doğrultulan bir silah değil bir kalem, gazete, kitap, sivil toplum kuruluşu, kredi, okul, atölye, baraj birer özel savaş politikası olabilir. Ve o kendini her coğrafya, kültür, etnisite, inanç farklılığına göre uyarlayabilir kıvraklıktadır.

Doğrudan savaşa dair bir aygıtın kullanıldığı herhangi bir el koyma ya da zor biçimi estetik olarak bize yeryüzünde meydana gelmiş bavaşlardan bir cepheyi sunar. Savaşla akla gelen araçlar daha ne olabilir ki deriz. Bunu söylememize anlam veren şey yalnızca tekniğin çok daha fazla dahil edilmesiyle, şiddet uygulamada karşıt güce oranla avantajlı pozisyonlar elde etmenin hedeflenmesi değildir. Savaş aygıtının klasik bütün yüzlerine dair resmim artık eskide kalmış olduğudur da. Çünkü savaş bu güç yığılmasında akla gelebilecek elde ne varsa hepsini seferber etmeye dayalıdır. Kazanma uğruna ne varsa neden feda edilmesin ki?

Ama her şeyin cephede kazanılmadığına ya da toplumun her hücresine kadar ele geçirilemediğine savaşan herkez yeterince ikna olmuştur. Bu nedenle, kaybetmeye olanak veren karşıda sert bir direnişe karşı gücün ekonomik ve daha işlevsel kullanılmasını ileri süren ve gittikçe gelişen bir 'akıl' var. Ve bu akıl daha görünmez, daha kurnaz ve ince politikalarıyla sızmaya çalışıyor. Bugün enformasyonun, ekonominin bin bir uzantısı bu amaçla devreye sokulmaktadır. Yoksa neden askeri yöntemlerle birlikte sosyal, siyasal, ekonomik, sağlık, eğitim vb birçok devlet manipülasyonuyla hedeflenen bir yeni toplum-kırımcılıkla karşı karşıya olalım.

Özel savaş, özelde Kürdistan coğrafyasında kırılmaya/teslim alınmaya çalışılan tüm toplulukların doğrudan askeri olmayan yöntemlerle (belki de bio-iktidar düşünüldüğünde bütün politikalar birer güvenlik politikasıdır) hangi araçlarla asimile edilmeye çalışıldığının mikro-uygulamalarını ortaya koyar. Sadece doğrultulan bir silah değil bir kalem, gazete, kitap, sivil toplum kuruluşu, kredi, okul, atölye, baraj birer özel savaş politikası olabilir. Ve o kendini her coğrafya, kültür, etnisite, inanç farklılığına göre uyarlayabilir kıvraklıktadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat