Zamanların en iyisi, zamanların en kötüsüydü…
Umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı.
Yaşamak için her şeyimiz vardı,
Yaşamak için hiçbir şeyimiz yoktu.
- Charles Dickens
Dört ana unsuru üzerinde taşıyan; Anadolu'nun güneyinde, Doğu Akdeniz'in dört noktasının kesiştiği küçük bir bölgede, geçmişten günümüze kadar yaşanan mutlulukların, acılar karşısında ne kadar çaresiz ve acınacak bir halde olduğunu, umudun baharının aslında umutsuzluğun kışı olduğunu, her ne kadar arzu etsek de bu hikâyenin mutlu bir sonla bitmediğini göreceksiniz.
Taurus üzerinden doğan güneşin ışıkları gümüş gibi parlayan Cydnus nehrinin suları üzerine düştüğünde Cyprus rüzgârları hafifçe esmeye başlar; biraz ileride Anchialus'ta bir ateş yanmaktadır, rüzgâr estikçe ateş alevlenir, Anchiale'nin kralı, Anakyndarakes oğlu Sardanapal için sofralar kurulur, eğlence ve sefahat başlar, Kral çok mutludur ve şöyle der “Ye, iç, neşelen, çünkü diğer şeyler bundan daha değerli değildir.”
Ancak mutlu günler kısa sürer, Hava (Cyprus), Su (Cydnus), Toprak (Taurus) ve Ateş'in (Anchialus) oluşturduğu bereketli topraklarda sevincin yerini hüzün ve acı alır. Yıllar geçtikçe dört elementin özellikleri de açığa çıkmaya başlar; doğudan batıya, Anchiale'nin ışığı ve sıcaklığı Arşı Alem'e yayılır, Mağribî Alimler dört elementin yani Anâsır-ı Erbaa'nın bütün fizikî varlıkların ilkesi olduğunu, Ustukus'un ise nesnelerin kendisinden meydana geldiği ve yine ona döndüğünü anlatırlar. Kısacası bu kitap yaşamak için her şeyimizin olduğunu, aslında yaşamak için hiçbir şeyimizin olmadığını açık ve net bir şekilde fark etmemize yardımcı olacaktır. Anlatılanlar küçük bir bölgeye aitmiş gibi görünse de gerçekler ve hayaller arasındaki o ince çizgiyi aştığımızda karşımıza çıkan sonsuz evrende her unsurun bir değeri olduğunu anlamak yaşantımıza ayrı bir değer katacaktır.
Zamanların en iyisi, zamanların en kötüsüydü…
Umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı.
Yaşamak için her şeyimiz vardı,
Yaşamak için hiçbir şeyimiz yoktu.
- Charles Dickens
Dört ana unsuru üzerinde taşıyan; Anadolu'nun güneyinde, Doğu Akdeniz'in dört noktasının kesiştiği küçük bir bölgede, geçmişten günümüze kadar yaşanan mutlulukların, acılar karşısında ne kadar çaresiz ve acınacak bir halde olduğunu, umudun baharının aslında umutsuzluğun kışı olduğunu, her ne kadar arzu etsek de bu hikâyenin mutlu bir sonla bitmediğini göreceksiniz.
Taurus üzerinden doğan güneşin ışıkları gümüş gibi parlayan Cydnus nehrinin suları üzerine düştüğünde Cyprus rüzgârları hafifçe esmeye başlar; biraz ileride Anchialus'ta bir ateş yanmaktadır, rüzgâr estikçe ateş alevlenir, Anchiale'nin kralı, Anakyndarakes oğlu Sardanapal için sofralar kurulur, eğlence ve sefahat başlar, Kral çok mutludur ve şöyle der “Ye, iç, neşelen, çünkü diğer şeyler bundan daha değerli değildir.”
Ancak mutlu günler kısa sürer, Hava (Cyprus), Su (Cydnus), Toprak (Taurus) ve Ateş'in (Anchialus) oluşturduğu bereketli topraklarda sevincin yerini hüzün ve acı alır. Yıllar geçtikçe dört elementin özellikleri de açığa çıkmaya başlar; doğudan batıya, Anchiale'nin ışığı ve sıcaklığı Arşı Alem'e yayılır, Mağribî Alimler dört elementin yani Anâsır-ı Erbaa'nın bütün fizikî varlıkların ilkesi olduğunu, Ustukus'un ise nesnelerin kendisinden meydana geldiği ve yine ona döndüğünü anlatırlar. Kısacası bu kitap yaşamak için her şeyimizin olduğunu, aslında yaşamak için hiçbir şeyimizin olmadığını açık ve net bir şekilde fark etmemize yardımcı olacaktır. Anlatılanlar küçük bir bölgeye aitmiş gibi görünse de gerçekler ve hayaller arasındaki o ince çizgiyi aştığımızda karşımıza çıkan sonsuz evrende her unsurun bir değeri olduğunu anlamak yaşantımıza ayrı bir değer katacaktır.