Hayat ibretlik hikâyeleri içinde barındırır. Önemli olan o hikâyeleri ‘kalp gözü’yle
görebilmek ve ruhsal okumalarını benimseyip ders çıkarabilmektir. İşte bu kitap hayata
dair anlamlı notları içerisinde barındırıyor.
“Sultan Murad Han telaşe ile sanki bir şeyler söylemek ister.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
— Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
— Akşam garip bir rüya gördüm. Hazırlan, dışarı çıkıyoruz. Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Yerde yatan bir ceset görürler.
Çevredekilere sorarlar;
— Kimdir bu Ahali:
— Nalının hasını yapar Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa nerde
namlı kadın varsa ona harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine,
hem de mimli kadın varsa takar peşine.
— Naşı kaldırmalıyız.’ der padişah
Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar.
— Biliyor musun oğlum? diye dertli dertli söylenir.
Bizim efendi bir âlemdi, vesselam Akşamlara kadar nalın yapar. Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini
verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helâya!
— Niye?
— Ümmeti Muhammed içmesin diye
— Hayret
— Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinleseniz
gerek O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara Mızraklı ilmihal.
— İşte bu yüzden bakasın efendi dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada.
— Allah büyüktür hatun dedi. Hem padişahın işi ne?”
Hayat ibretlik hikâyeleri içinde barındırır. Önemli olan o hikâyeleri ‘kalp gözü’yle
görebilmek ve ruhsal okumalarını benimseyip ders çıkarabilmektir. İşte bu kitap hayata
dair anlamlı notları içerisinde barındırıyor.
“Sultan Murad Han telaşe ile sanki bir şeyler söylemek ister.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
— Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
— Akşam garip bir rüya gördüm. Hazırlan, dışarı çıkıyoruz. Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Yerde yatan bir ceset görürler.
Çevredekilere sorarlar;
— Kimdir bu Ahali:
— Nalının hasını yapar Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa nerde
namlı kadın varsa ona harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine,
hem de mimli kadın varsa takar peşine.
— Naşı kaldırmalıyız.’ der padişah
Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar.
— Biliyor musun oğlum? diye dertli dertli söylenir.
Bizim efendi bir âlemdi, vesselam Akşamlara kadar nalın yapar. Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini
verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helâya!
— Niye?
— Ümmeti Muhammed içmesin diye
— Hayret
— Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinleseniz
gerek O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara Mızraklı ilmihal.
— İşte bu yüzden bakasın efendi dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada.
— Allah büyüktür hatun dedi. Hem padişahın işi ne?”