Tarihimizde "93 Harbi" olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, 600 yıllık çınarın son yüzyılında sonu getiren üç öldürücü darbenin birincisidir. Bu savaşın akabinde 1912 yılındaki Balkan Harbi ve nihayetinde de Birinci Dünya Savaşı, noktayı koymuştur. 93 Harbi, gerek Rumeli cephesinde, gerekse Kafkas cephesinde çetin geçmiş, Osmanlı devleti çok ağır kayıplar vermek zorunda kalmıştır. Siyasi manevralar ve ittifaklarla ve ağır bedeller ödeyerek kurtulduğumuz bu sürece ilişkin literatür maalesef halen bâkir bir sahadır. Francis Vinton Greene, savaş döneminde Rusya'da resmî görevdeki ABD'li bir ataşedir. Rumeli cephesinde gün gün gözlemlerde bulunmuş, olayların nihayete ermesini takiben de savaşı teknik, askerî ve siyasî bakımdan değerlendirdiği bu eserini kaleme almıştır. 1879 yılında ABD'de basılan bu önemli eserin tercümesininin, bir buçuk asır sonra da olsa dilimize kazandırılmış olması önemlidir. Eser, Osmanlı-Türk tarihine ve savaş tarihine ilgi duyanlar için başucu olacak niteliktedir.
Tarihimizde "93 Harbi" olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, 600 yıllık çınarın son yüzyılında sonu getiren üç öldürücü darbenin birincisidir. Bu savaşın akabinde 1912 yılındaki Balkan Harbi ve nihayetinde de Birinci Dünya Savaşı, noktayı koymuştur. 93 Harbi, gerek Rumeli cephesinde, gerekse Kafkas cephesinde çetin geçmiş, Osmanlı devleti çok ağır kayıplar vermek zorunda kalmıştır. Siyasi manevralar ve ittifaklarla ve ağır bedeller ödeyerek kurtulduğumuz bu sürece ilişkin literatür maalesef halen bâkir bir sahadır. Francis Vinton Greene, savaş döneminde Rusya'da resmî görevdeki ABD'li bir ataşedir. Rumeli cephesinde gün gün gözlemlerde bulunmuş, olayların nihayete ermesini takiben de savaşı teknik, askerî ve siyasî bakımdan değerlendirdiği bu eserini kaleme almıştır. 1879 yılında ABD'de basılan bu önemli eserin tercümesininin, bir buçuk asır sonra da olsa dilimize kazandırılmış olması önemlidir. Eser, Osmanlı-Türk tarihine ve savaş tarihine ilgi duyanlar için başucu olacak niteliktedir.