Bu kitap uzun yıllar içerisinde üstlendiğim sorumlulukların bana sağlamış olduğu birikimlerin ve bu güne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış tanık olduğum olayların bir ürünüdür.
Bir Türkmen şehri olan Kerkük jeo-ekonomik özelliklerinden dolayı her dönemde büyük devletlerin odak noktası olmuştur. Hassas konumu itibariyle Türkmen meselesi öncelikle bir Irak meselesi olmasına rağmen bazı çevrelerce içte ve dışta Türkiye'nin strateji politikaları ile ilişkilendirme çabaları sonucu sürekli olarak haksız baskılara maruz kalmıştır. Bu haksız baskılar ile Türkmenlerin sayıları düşük ve önemsiz bir toplum olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Irak'ınsadık vatandaşı olan Türkmenlerin Türkiye ve Türk dünyası ile olan mevcut sosyo-kültürel bağ ve değerleri hiçbir zaman siyasi ve ayrılıkçı tema taşımamıştır. Tersine, Irak için bir zenginlik kaynağı oluşturmuşlardır.
ABD'nin Irak ile ilgili mevcut stratejik hedeflerinin Türkiye'nin beklentilerine uyum sağlamadığı noktalarda, Türkmenler arada sıkışıp kalmışlardır. Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden ötürü müttefiki olan ABD ile ilişkilerindeki gerginlik 1 Mart 2003 tarihinde zirveye tırmanmıştır. Bu bağlamda Türkmen meselesi Türkiye'nin stratejik politikası içerisinde bazen yer almasına rağmen çoğunlukla dışında kalmıştır. Ayrıca Saddam sonrası oluşturulan farklı yapının Irak'a komşu ülkeler için bir model olması amacıyla halen çeşitli çalışmaların ve siyasi oyunların sürdürüldüğü görülmektedir.
Türkmen varlığının inkarına yönelik süregelen çalışmalar başarıya ulaşamayacaktır. son zamanlarda Irak parlamentosunda elde edilen kazanımlara sahip çıkılmalıdır. Bu bağlamda kitabın son bölümünde önerilen yol haritasının uygulanması yararlı olacaktır.
Bu kitap uzun yıllar içerisinde üstlendiğim sorumlulukların bana sağlamış olduğu birikimlerin ve bu güne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış tanık olduğum olayların bir ürünüdür.
Bir Türkmen şehri olan Kerkük jeo-ekonomik özelliklerinden dolayı her dönemde büyük devletlerin odak noktası olmuştur. Hassas konumu itibariyle Türkmen meselesi öncelikle bir Irak meselesi olmasına rağmen bazı çevrelerce içte ve dışta Türkiye'nin strateji politikaları ile ilişkilendirme çabaları sonucu sürekli olarak haksız baskılara maruz kalmıştır. Bu haksız baskılar ile Türkmenlerin sayıları düşük ve önemsiz bir toplum olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Irak'ınsadık vatandaşı olan Türkmenlerin Türkiye ve Türk dünyası ile olan mevcut sosyo-kültürel bağ ve değerleri hiçbir zaman siyasi ve ayrılıkçı tema taşımamıştır. Tersine, Irak için bir zenginlik kaynağı oluşturmuşlardır.
ABD'nin Irak ile ilgili mevcut stratejik hedeflerinin Türkiye'nin beklentilerine uyum sağlamadığı noktalarda, Türkmenler arada sıkışıp kalmışlardır. Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden ötürü müttefiki olan ABD ile ilişkilerindeki gerginlik 1 Mart 2003 tarihinde zirveye tırmanmıştır. Bu bağlamda Türkmen meselesi Türkiye'nin stratejik politikası içerisinde bazen yer almasına rağmen çoğunlukla dışında kalmıştır. Ayrıca Saddam sonrası oluşturulan farklı yapının Irak'a komşu ülkeler için bir model olması amacıyla halen çeşitli çalışmaların ve siyasi oyunların sürdürüldüğü görülmektedir.
Türkmen varlığının inkarına yönelik süregelen çalışmalar başarıya ulaşamayacaktır. son zamanlarda Irak parlamentosunda elde edilen kazanımlara sahip çıkılmalıdır. Bu bağlamda kitabın son bölümünde önerilen yol haritasının uygulanması yararlı olacaktır.
