İkinci El
Türkiye'de basın üzerinde baskı ve sansür denince ak-la hemen Abdülhamit devri gelir. Oysa sansür ve benzeri baskılar daha önceki devirde başlamış; Abdülhamit o konuda epey zengin bir birikime mirasçı olmuş, geçmişteki denemeleri göz önünde bulundurarak, sistem üzerinde her yıl biraz daha oynamış, onu bir kuyumcu gibi işlemiş, "geliştirmiş"; kanun ve tüzüklerdeki bütün boşlukları doldurmuş, açık kapıları tıkamış; kurduğu düzeni tam 33 yıl hiç aksatmadan uygulamıştır.
Türkiye'de basın üzerinde baskı ve sansür denince ak-la hemen Abdülhamit devri gelir. Oysa sansür ve benzeri baskılar daha önceki devirde başlamış; Abdülhamit o konuda epey zengin bir birikime mirasçı olmuş, geçmişteki denemeleri göz önünde bulundurarak, sistem üzerinde her yıl biraz daha oynamış, onu bir kuyumcu gibi işlemiş, "geliştirmiş"; kanun ve tüzüklerdeki bütün boşlukları doldurmuş, açık kapıları tıkamış; kurduğu düzeni tam 33 yıl hiç aksatmadan uygulamıştır.
İkinci El
Türkiye'de basın üzerinde baskı ve sansür denince ak-la hemen Abdülhamit devri gelir. Oysa sansür ve benzeri baskılar daha önceki devirde başlamış; Abdülhamit o konuda epey zengin bir birikime mirasçı olmuş, geçmişteki denemeleri göz önünde bulundurarak, sistem üzerinde her yıl biraz daha oynamış, onu bir kuyumcu gibi işlemiş, "geliştirmiş"; kanun ve tüzüklerdeki bütün boşlukları doldurmuş, açık kapıları tıkamış; kurduğu düzeni tam 33 yıl hiç aksatmadan uygulamıştır.
Türkiye'de basın üzerinde baskı ve sansür denince ak-la hemen Abdülhamit devri gelir. Oysa sansür ve benzeri baskılar daha önceki devirde başlamış; Abdülhamit o konuda epey zengin bir birikime mirasçı olmuş, geçmişteki denemeleri göz önünde bulundurarak, sistem üzerinde her yıl biraz daha oynamış, onu bir kuyumcu gibi işlemiş, "geliştirmiş"; kanun ve tüzüklerdeki bütün boşlukları doldurmuş, açık kapıları tıkamış; kurduğu düzeni tam 33 yıl hiç aksatmadan uygulamıştır.