Bütün kadim medeniyetlerde, bir şekilde gündeme gelen ve etik uzantılara sahip olması nedeniyle Hıristiyanlığın ve İslam'ın da yakın ilgisine maruz kalan adil fiyat kavramının en tartışmalı konulardan birisi olması tesadüfi bir akademik meraktan kaynaklanmamaktadır. Konunun bu denli fazla tartışmaya maruz kalmasını, adil fiyatın, iktisat teorisi, felsefe, hukuk, sosyoloji, tarih ve teoloji ile olan derin ilişkilerinde; değer teorisi gibi, ideolojik ayrımın köşe taşı niteliğindeki teorik unsurları etkilemesinde ve liberalizm ile müdahalecilik tartışmaları bağlamında, özgürlük ve müdahaleciliğe yönelik olarak gizli göndermeler içeriyor olmasında aramak gereklidir. Bunlara, adil fiyatın ticaret, faiz, tekel, piyasa düzenlemeleri ve servet dağılımı gibi konularla direkt olarak etkileşim içinde bulunması da eklenmelidir. Bu nedenle de, iktisatçıların, tarihçilerin, hukukçuların ve teologların konuya bu denli fazla ilgi duymaları bir anlam kazanmaktadır. Bu çalışmanın kaleme alınmasındaki temel saik; tarihin, iktisadın, hukukun, teolojinin, siyasetin ve sosyolojinin kesişim kümesinde yer alan; 20. yüzyılın ilk yarısında bilimsel tartışma gündemini işgal ettiği halde ülkemizde, hakkında en küçük bir Türkçe eserin literatüre kazandırılmadığı adil fiyat gibi önemli bir tartışma konusunu akademik dünya ile buluşturmaktır.
Bütün kadim medeniyetlerde, bir şekilde gündeme gelen ve etik uzantılara sahip olması nedeniyle Hıristiyanlığın ve İslam'ın da yakın ilgisine maruz kalan adil fiyat kavramının en tartışmalı konulardan birisi olması tesadüfi bir akademik meraktan kaynaklanmamaktadır. Konunun bu denli fazla tartışmaya maruz kalmasını, adil fiyatın, iktisat teorisi, felsefe, hukuk, sosyoloji, tarih ve teoloji ile olan derin ilişkilerinde; değer teorisi gibi, ideolojik ayrımın köşe taşı niteliğindeki teorik unsurları etkilemesinde ve liberalizm ile müdahalecilik tartışmaları bağlamında, özgürlük ve müdahaleciliğe yönelik olarak gizli göndermeler içeriyor olmasında aramak gereklidir. Bunlara, adil fiyatın ticaret, faiz, tekel, piyasa düzenlemeleri ve servet dağılımı gibi konularla direkt olarak etkileşim içinde bulunması da eklenmelidir. Bu nedenle de, iktisatçıların, tarihçilerin, hukukçuların ve teologların konuya bu denli fazla ilgi duymaları bir anlam kazanmaktadır. Bu çalışmanın kaleme alınmasındaki temel saik; tarihin, iktisadın, hukukun, teolojinin, siyasetin ve sosyolojinin kesişim kümesinde yer alan; 20. yüzyılın ilk yarısında bilimsel tartışma gündemini işgal ettiği halde ülkemizde, hakkında en küçük bir Türkçe eserin literatüre kazandırılmadığı adil fiyat gibi önemli bir tartışma konusunu akademik dünya ile buluşturmaktır.