Alain-Fournier (1886-1914) daha 28 yaşındayken, cephede vurularak öldü. Koca Meaulnes (Le Grand Meaulnes), onun yayınlanmış tek romanı. Ünlü Fransız düşünürü Marcel Arland, ‘Koca Meaulnes, çağdaş edebiyatın belki de ilk ve biricik klasik kitabıdır' diyor. ‘Benim sanat ve edebiyat ilkem, çocukluktur' diyen Alain-Fournier, bu ilk ve tek romanında, gerçek yaşamında karşılaşıp aşık olduğu, bir daha göremediği, ama bir türlü unutamadığı ‘uzun boylu sarışın' bir kızı, gerçekten çocuksu bir dünya içinde canlandırır. Yazar, uzun bir şiiri andıran bu romanını sarsıcı bir yalınlıkla yazmaya büyük özen göstermişti. İnsan'ı insan yapan, özüne ilişkin ne varsa, bu romanda korunmuştur: sevgi gibi, arkadaşlık gibi, dostluk duygusu, dayanışma, özveri, sevecenlik gibi. Bu erdemler, insanın, insanlık tarihinin kirleri pasları altında kalsalar bile, bizim onları bulundukları yerden çıkarmamız gereken, baş köşeye oturtmanız gereken değerler. Bu büyüklüğü, ölümsüzlüğü, insanın yalın varlığını, onun gerçek duygularını sergilerken, zaman zaman düş ortamına kaysa bile, gerçekliğinden kaynaklanmaktadır. Bir zamanlar Ataç'ın ‘Adsız Köşk' adıyla çevirdiği bu romanı, Özdemir İnce'nin çevirisiyle ve Adsız Ülke adıyla sunuyoruz.
Alain-Fournier (1886-1914) daha 28 yaşındayken, cephede vurularak öldü. Koca Meaulnes (Le Grand Meaulnes), onun yayınlanmış tek romanı. Ünlü Fransız düşünürü Marcel Arland, ‘Koca Meaulnes, çağdaş edebiyatın belki de ilk ve biricik klasik kitabıdır' diyor. ‘Benim sanat ve edebiyat ilkem, çocukluktur' diyen Alain-Fournier, bu ilk ve tek romanında, gerçek yaşamında karşılaşıp aşık olduğu, bir daha göremediği, ama bir türlü unutamadığı ‘uzun boylu sarışın' bir kızı, gerçekten çocuksu bir dünya içinde canlandırır. Yazar, uzun bir şiiri andıran bu romanını sarsıcı bir yalınlıkla yazmaya büyük özen göstermişti. İnsan'ı insan yapan, özüne ilişkin ne varsa, bu romanda korunmuştur: sevgi gibi, arkadaşlık gibi, dostluk duygusu, dayanışma, özveri, sevecenlik gibi. Bu erdemler, insanın, insanlık tarihinin kirleri pasları altında kalsalar bile, bizim onları bulundukları yerden çıkarmamız gereken, baş köşeye oturtmanız gereken değerler. Bu büyüklüğü, ölümsüzlüğü, insanın yalın varlığını, onun gerçek duygularını sergilerken, zaman zaman düş ortamına kaysa bile, gerçekliğinden kaynaklanmaktadır. Bir zamanlar Ataç'ın ‘Adsız Köşk' adıyla çevirdiği bu romanı, Özdemir İnce'nin çevirisiyle ve Adsız Ülke adıyla sunuyoruz.