Ahparik Sarkis - Aşağı Mahalle Yok Artık

Stok Kodu:
9789753440844
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
263
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789753440844
490372
Ahparik Sarkis - Aşağı Mahalle Yok Artık
Ahparik Sarkis - Aşağı Mahalle Yok Artık
16.00
"Ahparik Sarkis, seni Heredan'dan uğurlayalı kaç yıl oldu, tam kestiremiyorum. Berz Dağı'na çıkıp, o güzelim dolunayı izleyeli, evimizin alt katındaki ahırımızın dibinde birlikte kazdığımız o daracık sığınağa gizlice seni koyalı ne kadar zaman oldu, bilemiyorum. Bir an olsun bile yüreğime gömemedim, içime sindiremedim Heredan'ı, baba ocağını, tüm buraları terk edip gitmeni. Aradan geçen zaman içinde, her geçen gün biraz daha ezildim, biraz daha ufalıp eridim. Dışarıda olup biten her şey, ama her şey o büyük insan kırımının yaşandığı o en büyük felaketi hatırlatıyordu bana. Büyük felaketin ikinci gününde köyü basan tepeden tırnağa kadar silahlı, köpek suratlı Barut Ali'nin emir yağdırdığı zaptiyelerin nereye götürdüklerini hiç bir zaman öğrenemeyeceğim gül yüzlü annen Vartanuş Teyze'yi, kucağındaki en küçük kardeşin Artin'i, altı bilemedim yedi yaşındaki kız kardeşin Elbis'i, halan Narduhi'yi, teyzen Zanik'i nasıl unutabilirim. Hemen her çarşamba muhakkak ziyaret ettikleri kutsal mekan Dere Ziyar'da büyük felakete uğrayan baban Demirci Haçadur Amca'yı, küçük kardeşin afacan Vartan'ı, tüm ustaların piri o mübarek insan büyükbaban Heredanlı Sahak Dede'yi beleğimden nasıl silebilirim. Hele çömlekçi Köse Margos'u, Nalbant Artin'i, Değirmenci Karapet'i, adını bildiğim bilmediğim diğer tüm Ermeni komşularımızı yüreğimden süküp atabilirim. Ya hepten çıldırmış bir kış gününde amansız bir hastalıktan kaybettiğimiz daha bebek yaştaki kız kardeşin Mari'yi..."
"Ahparik Sarkis, seni Heredan'dan uğurlayalı kaç yıl oldu, tam kestiremiyorum. Berz Dağı'na çıkıp, o güzelim dolunayı izleyeli, evimizin alt katındaki ahırımızın dibinde birlikte kazdığımız o daracık sığınağa gizlice seni koyalı ne kadar zaman oldu, bilemiyorum. Bir an olsun bile yüreğime gömemedim, içime sindiremedim Heredan'ı, baba ocağını, tüm buraları terk edip gitmeni. Aradan geçen zaman içinde, her geçen gün biraz daha ezildim, biraz daha ufalıp eridim. Dışarıda olup biten her şey, ama her şey o büyük insan kırımının yaşandığı o en büyük felaketi hatırlatıyordu bana. Büyük felaketin ikinci gününde köyü basan tepeden tırnağa kadar silahlı, köpek suratlı Barut Ali'nin emir yağdırdığı zaptiyelerin nereye götürdüklerini hiç bir zaman öğrenemeyeceğim gül yüzlü annen Vartanuş Teyze'yi, kucağındaki en küçük kardeşin Artin'i, altı bilemedim yedi yaşındaki kız kardeşin Elbis'i, halan Narduhi'yi, teyzen Zanik'i nasıl unutabilirim. Hemen her çarşamba muhakkak ziyaret ettikleri kutsal mekan Dere Ziyar'da büyük felakete uğrayan baban Demirci Haçadur Amca'yı, küçük kardeşin afacan Vartan'ı, tüm ustaların piri o mübarek insan büyükbaban Heredanlı Sahak Dede'yi beleğimden nasıl silebilirim. Hele çömlekçi Köse Margos'u, Nalbant Artin'i, Değirmenci Karapet'i, adını bildiğim bilmediğim diğer tüm Ermeni komşularımızı yüreğimden süküp atabilirim. Ya hepten çıldırmış bir kış gününde amansız bir hastalıktan kaybettiğimiz daha bebek yaştaki kız kardeşin Mari'yi..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat