Aksak Hoca ve Toprak Kale

Stok Kodu:
9786051800219
Boyut:
13.50x19.00
Sayfa Sayısı:
376
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786051800219
453144
Aksak Hoca ve Toprak Kale
Aksak Hoca ve Toprak Kale
20.00

Birazdan ışıklar söner. Düşüncesini bu sefer sesli söylemişti. Güldü kimsenin onu duymayacağını biliyordu. Motorun kenarına oturdu. Beklemeye başladı. Rüzgar yüzünü yalarken denizin üzeri aydınlanmaya başladı. Çağan Oksijen tüpünü sırtına geçirdi. Hala karanlık bir kuyu gibi görünen denize bakarak Sırt üstü kendini denize bıraktı. İleride Kaş'ın ışıkları sönmüştü. Arka dağlardan küçük kırmızı bir alev ışığı artık görünmeye başlamıştı. Çağan o ışığı görecek durumda değildi. Denizin içinde biraz ilerledi.

Denizin altında sekiz metre derinlikte kayalar üzerinde elindeki bir aletle inceleme yapmaya başladı. O denizin derinliklerinde uğraşırken Kaş'ın ilerisindeki dağlık alanda bir orman yangını çıkmıştı. Güneş artık yükselmeye başladı. Kaş itfaiyesi yangını söndürmek için orman ekipleriyle birlikte olay yerine hareket etti. Havadan yangına müdahale etmek için bir yangın söndürme helikopteri denizin üzerinde alçaktan uçmaya başladı.

Helikopterin içinde pilot harici iki kişi daha vardı. Biri pilotun yanında oturan adam atletik vücutlu yapılı bir doksanın üzerinde tekinsiz görünüşlü ve çukura batmış gözleriyle Kamil Şenocak vardı. Arkada tek başına oturan ve elinde bir küçük dizüstü bilgisayarı tutan kadının kaşları çatık yüz hatları düzgün olsa da sert ifadesi yüzünden güzel olmaktan uzak seraptı. Serap'ın geçmişi de yüz ifadesi kadar karanlıktı. Helikopterin arka koltuğuna oturmuş elinde tuttuğu diz üstü bilgisayarında bir şeyler yapmaktaydı. Helikopter denizin üzerinde su almak için ilerledi. Birden pilotun yanında oturan Kamil ileride denizin üzerinde duran Çağan'ın teknesini gördü. Helikopterin sesinden korunmak için kulaklarında kulaklık vardı.

Birazdan ışıklar söner. Düşüncesini bu sefer sesli söylemişti. Güldü kimsenin onu duymayacağını biliyordu. Motorun kenarına oturdu. Beklemeye başladı. Rüzgar yüzünü yalarken denizin üzeri aydınlanmaya başladı. Çağan Oksijen tüpünü sırtına geçirdi. Hala karanlık bir kuyu gibi görünen denize bakarak Sırt üstü kendini denize bıraktı. İleride Kaş'ın ışıkları sönmüştü. Arka dağlardan küçük kırmızı bir alev ışığı artık görünmeye başlamıştı. Çağan o ışığı görecek durumda değildi. Denizin içinde biraz ilerledi.

Denizin altında sekiz metre derinlikte kayalar üzerinde elindeki bir aletle inceleme yapmaya başladı. O denizin derinliklerinde uğraşırken Kaş'ın ilerisindeki dağlık alanda bir orman yangını çıkmıştı. Güneş artık yükselmeye başladı. Kaş itfaiyesi yangını söndürmek için orman ekipleriyle birlikte olay yerine hareket etti. Havadan yangına müdahale etmek için bir yangın söndürme helikopteri denizin üzerinde alçaktan uçmaya başladı.

Helikopterin içinde pilot harici iki kişi daha vardı. Biri pilotun yanında oturan adam atletik vücutlu yapılı bir doksanın üzerinde tekinsiz görünüşlü ve çukura batmış gözleriyle Kamil Şenocak vardı. Arkada tek başına oturan ve elinde bir küçük dizüstü bilgisayarı tutan kadının kaşları çatık yüz hatları düzgün olsa da sert ifadesi yüzünden güzel olmaktan uzak seraptı. Serap'ın geçmişi de yüz ifadesi kadar karanlıktı. Helikopterin arka koltuğuna oturmuş elinde tuttuğu diz üstü bilgisayarında bir şeyler yapmaktaydı. Helikopter denizin üzerinde su almak için ilerledi. Birden pilotun yanında oturan Kamil ileride denizin üzerinde duran Çağan'ın teknesini gördü. Helikopterin sesinden korunmak için kulaklarında kulaklık vardı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat