Ülkemizde daha çok roman ve tiyatro yapıtlarıyla tanınan ve hemen bütün çalışmaları Türkçeye çevrilmiş olan Camus, kullandığı dil ile son derece cezbedici fikirlerini kendi bireysel deneyimlerine de dayanmak suretiyle ortaya koymuş, hem edebiyat hem de felsefe camiasında kendisine sıkça başvurulan sanatçı-filozof olarak adlandırılmayı da hak etmiştir.
Camus'nün sanatçı-filozof olarak adlandırılması, onun edebiyat ile felsefenin ilişkisini anlamak için de uygun bir örnek olduğu anlamına da gelir. Camus'nün asıl ilgisi, insan varlığına, onun hayatına, hayatın anlamına ve kendi çağını anlamaya yönelik bir ilgidir. 1900'lü yılların olaylarının tam da merkezinde bulunan, bir yandan Cezayir'de büyümüş olmanın derdini duyan, diğer taraftan da Fransız edebiyat ve düşünce geleneğinden olan Camus, bütün yazılarında dünyanın iki yönüne işaret eder. Dünyanın iki yönü, onun kişiliğine de yansımıştır: Bazen neşeli, bazen hüzünlü.
Ülkemizde daha çok roman ve tiyatro yapıtlarıyla tanınan ve hemen bütün çalışmaları Türkçeye çevrilmiş olan Camus, kullandığı dil ile son derece cezbedici fikirlerini kendi bireysel deneyimlerine de dayanmak suretiyle ortaya koymuş, hem edebiyat hem de felsefe camiasında kendisine sıkça başvurulan sanatçı-filozof olarak adlandırılmayı da hak etmiştir.
Camus'nün sanatçı-filozof olarak adlandırılması, onun edebiyat ile felsefenin ilişkisini anlamak için de uygun bir örnek olduğu anlamına da gelir. Camus'nün asıl ilgisi, insan varlığına, onun hayatına, hayatın anlamına ve kendi çağını anlamaya yönelik bir ilgidir. 1900'lü yılların olaylarının tam da merkezinde bulunan, bir yandan Cezayir'de büyümüş olmanın derdini duyan, diğer taraftan da Fransız edebiyat ve düşünce geleneğinden olan Camus, bütün yazılarında dünyanın iki yönüne işaret eder. Dünyanın iki yönü, onun kişiliğine de yansımıştır: Bazen neşeli, bazen hüzünlü.