Bu kitap, şeref rnadalyası kazanmış olmasına rağmen Almanya Nazi boyunduruğu altındayken vatanın' terketmeye zorlanan bir çocuk hekiminin hikayesidir...
Prof. Dr. Albert Eckstein, ABD ve İngiltere'den başka iş teklifleri almış olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kendisine sunulan asil görev fırsatını bir dakika bile tereddüt etmeden kabul ederek aynı ay içinde Ankara'da çalışmaya başlayan bir doktor.
Modern Türk Cumhuriyeti tarafından Ankara Numune Hastanesinin Pediyatri Kliniğine başhekim olarak atandığında, Türk çocuklannın sağlık ve hastalıklan hakkında resmi bir rapor hazırlaması istendi.
Bu çalışma için, Dr. Eckstein, kendisi de bir çocuk doktoru olan eşi Dr. Erna Eckstein ve asistanı Dr. Selahattin Tekand ile 25 ilde yüzlerce köyü ziyaret ederek binlere hastaya sağlık hizmeti verdi.
Bu kitap, Dr. Eckstein'ın hem Ankara Numune Hastanesindeki hem de bu köylerdeki hastalara verdiği sağlık hizmetlerine olduğu kadar, o dönemin yaşam koşullarına da ışık tutuyor. Sonunda Türkiye'yi ve Türkleri o kadar seviyor, ülkeyi de o kadar çok benimsiyor ki, cümlelerine "biz" diyerek başlıyor.
Prof. Eckstein'ın ikinci görevi, Ankara Üniversitesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Kliniğiııi kurmak oluyor. İlk asistanlar İhsan Doğramacı ile Selahattin Tekand, ilk doçenti ise Bahtiyar Demirağ oluyor.
1949 yılının son günlerinde, harp sonrası ffikirleşmiş Almanya'ya davet ediliyor. Prof. Eckstein memleketine döndükten altı ay sonra vefat ediyor. Eşi Erna ve üç çocuğu ülkemizle ilişkilerini senelerce koparmıyorlar. Erna Eckstein son yıllarında Türkiye hatıralarını yazıyor.
Bu kitap, şeref rnadalyası kazanmış olmasına rağmen Almanya Nazi boyunduruğu altındayken vatanın' terketmeye zorlanan bir çocuk hekiminin hikayesidir...
Prof. Dr. Albert Eckstein, ABD ve İngiltere'den başka iş teklifleri almış olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti tarafından kendisine sunulan asil görev fırsatını bir dakika bile tereddüt etmeden kabul ederek aynı ay içinde Ankara'da çalışmaya başlayan bir doktor.
Modern Türk Cumhuriyeti tarafından Ankara Numune Hastanesinin Pediyatri Kliniğine başhekim olarak atandığında, Türk çocuklannın sağlık ve hastalıklan hakkında resmi bir rapor hazırlaması istendi.
Bu çalışma için, Dr. Eckstein, kendisi de bir çocuk doktoru olan eşi Dr. Erna Eckstein ve asistanı Dr. Selahattin Tekand ile 25 ilde yüzlerce köyü ziyaret ederek binlere hastaya sağlık hizmeti verdi.
Bu kitap, Dr. Eckstein'ın hem Ankara Numune Hastanesindeki hem de bu köylerdeki hastalara verdiği sağlık hizmetlerine olduğu kadar, o dönemin yaşam koşullarına da ışık tutuyor. Sonunda Türkiye'yi ve Türkleri o kadar seviyor, ülkeyi de o kadar çok benimsiyor ki, cümlelerine "biz" diyerek başlıyor.
Prof. Eckstein'ın ikinci görevi, Ankara Üniversitesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Kliniğiııi kurmak oluyor. İlk asistanlar İhsan Doğramacı ile Selahattin Tekand, ilk doçenti ise Bahtiyar Demirağ oluyor.
1949 yılının son günlerinde, harp sonrası ffikirleşmiş Almanya'ya davet ediliyor. Prof. Eckstein memleketine döndükten altı ay sonra vefat ediyor. Eşi Erna ve üç çocuğu ülkemizle ilişkilerini senelerce koparmıyorlar. Erna Eckstein son yıllarında Türkiye hatıralarını yazıyor.