"Millet Kütüphanesi‘nin müessisi Ali Emîrî Efendi‘nin emanetlerini gözü gibi koruyan, bunun için mücadele etmekten hiç yılmayan bir kültür adamının Mehmet Serhan Tayşi‘nin hatıraları, nefs-i İstanbul‘un orta yerinde, Millet Kütüphanesi‘nde geçen uzun seneleri, o senelerde tanışılan insanları, edinilen tecrübeleri anlatıyor. Elbette, Türkiye‘nin geçen yüzyılında İstanbul‘un kültür muhitlerinin gündemlerini, önemli şahsiyetlerinin çalışmalarını, yer yer eleştirilerini, amason derece samimi bir üslupla o dönemin kendine has yapısını da... Millet Kütüphanesi‘nde memurluk, uzmanlık, müdür yardımcılığı ve müdürlük yapan Mehmet Serhan Tayşi, çocukluğundan ve ailesinden başlayarak, Dolmabahçe Sarayı‘nda sekiz yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk‘ün muhafızlığını yapan polis babası Ahmet Râsih Tayşi‘nin hatıralarını da ekleyerek, sizi bir devrin şahitliğine, şimdilerde örnekleri giderek yok olan farklı hayatlara çağırıyor... II. Dünya Savaşı‘nın netameli günlerindeki Adana‘dan, İzmir Bayındır‘ın Melamî, Nakşî manevî iklimine, oradan da İstanbul‘un çok renkli ilim ve kültür hayatına doğru akan keyifli bir hikâye... Yer yer hüzünlü hatıralar da ihtiva etse, ibretlerle, şükürlerle, mutluluklarla dolu bir hayat öyküsü... Kendinizden çok şeyler bulacağınız, okudukça dağarcığınızın zenginleştiğini hissedeceğiniz bir resm-i geçit..."
"Millet Kütüphanesi‘nin müessisi Ali Emîrî Efendi‘nin emanetlerini gözü gibi koruyan, bunun için mücadele etmekten hiç yılmayan bir kültür adamının Mehmet Serhan Tayşi‘nin hatıraları, nefs-i İstanbul‘un orta yerinde, Millet Kütüphanesi‘nde geçen uzun seneleri, o senelerde tanışılan insanları, edinilen tecrübeleri anlatıyor. Elbette, Türkiye‘nin geçen yüzyılında İstanbul‘un kültür muhitlerinin gündemlerini, önemli şahsiyetlerinin çalışmalarını, yer yer eleştirilerini, amason derece samimi bir üslupla o dönemin kendine has yapısını da... Millet Kütüphanesi‘nde memurluk, uzmanlık, müdür yardımcılığı ve müdürlük yapan Mehmet Serhan Tayşi, çocukluğundan ve ailesinden başlayarak, Dolmabahçe Sarayı‘nda sekiz yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk‘ün muhafızlığını yapan polis babası Ahmet Râsih Tayşi‘nin hatıralarını da ekleyerek, sizi bir devrin şahitliğine, şimdilerde örnekleri giderek yok olan farklı hayatlara çağırıyor... II. Dünya Savaşı‘nın netameli günlerindeki Adana‘dan, İzmir Bayındır‘ın Melamî, Nakşî manevî iklimine, oradan da İstanbul‘un çok renkli ilim ve kültür hayatına doğru akan keyifli bir hikâye... Yer yer hüzünlü hatıralar da ihtiva etse, ibretlerle, şükürlerle, mutluluklarla dolu bir hayat öyküsü... Kendinizden çok şeyler bulacağınız, okudukça dağarcığınızın zenginleştiğini hissedeceğiniz bir resm-i geçit..."