- Cemal, sen neden Türkçe bilmiyorsun?
Bu ne biçim soru dercesine yüzüme bakıyor.
- Biz evde hep Almanca konuşuruz, Türkçe konuşursak, Almanca öğrenemem. O zaman da Alman arkadaşlarımla anlaşamam.
- Kim senin Alman arkadaşların? Hele bana şu arkadaşlarının adlarını bir sayıver, dedim.
Güleç yüzü ilk defa ciddileşti, küçük alnı kırıştı. Başını kaşıyarak, yüzünü sağa sola çevrirerek, düşündü düşündü, bulamadı. Sustu Cemal....
Halbuki ana okuluna gidiyor, pek çok çoçuk tanıyordu. Sınıfındaki çocukların adlarını baştan sona sayabilirdi. Hayır, Cemal çocukça bir samimiyetle gerçekten arkadaşı olan birilerini aradı zihninde, bulamadı.
- Cemal, sen neden Türkçe bilmiyorsun?
Bu ne biçim soru dercesine yüzüme bakıyor.
- Biz evde hep Almanca konuşuruz, Türkçe konuşursak, Almanca öğrenemem. O zaman da Alman arkadaşlarımla anlaşamam.
- Kim senin Alman arkadaşların? Hele bana şu arkadaşlarının adlarını bir sayıver, dedim.
Güleç yüzü ilk defa ciddileşti, küçük alnı kırıştı. Başını kaşıyarak, yüzünü sağa sola çevrirerek, düşündü düşündü, bulamadı. Sustu Cemal....
Halbuki ana okuluna gidiyor, pek çok çoçuk tanıyordu. Sınıfındaki çocukların adlarını baştan sona sayabilirdi. Hayır, Cemal çocukça bir samimiyetle gerçekten arkadaşı olan birilerini aradı zihninde, bulamadı.