Godard "sinema hayattır" der. Peter Harcourt ise, pelikülden bir hayat çıkarmış altı Avrupalı yönetmene odaklanıyor bu kitabında. Eisenstein, Renoir, Bunuel, Bergman, Fellini, Godard... Bugün bildiğimiz anlamıyla sinemayı kurmuş bu yönetmenlerin anlam dünyalarının izini filmlerinde, yaşamlarında, ait oldukları kültürde sürerek film yapmanın olduğu kadar seyretmenin de kişisel süreçlerine odaklanıyor. Örneğin kitabı okuyunca öğreniyoruz ki; Bergman çocukluğunda Nazi yanlısıymış, ancak toplama kamplarının varlığını öğrenince çok üzülmüş! Altı Avrupalı Yönetmen, yaşamı kareler kurarak anlayıp anlatmanın, filmleri ve filmlerin yaratıcılarını bizim dışımızdaki şeyler olarak değil, sohbet edebileceğimiz ahbaplarımız olarak görmenin, aynı anda yüzlerce filmi seyrediyor olmanın keyfine varmak isteyenler için...
Godard "sinema hayattır" der. Peter Harcourt ise, pelikülden bir hayat çıkarmış altı Avrupalı yönetmene odaklanıyor bu kitabında. Eisenstein, Renoir, Bunuel, Bergman, Fellini, Godard... Bugün bildiğimiz anlamıyla sinemayı kurmuş bu yönetmenlerin anlam dünyalarının izini filmlerinde, yaşamlarında, ait oldukları kültürde sürerek film yapmanın olduğu kadar seyretmenin de kişisel süreçlerine odaklanıyor. Örneğin kitabı okuyunca öğreniyoruz ki; Bergman çocukluğunda Nazi yanlısıymış, ancak toplama kamplarının varlığını öğrenince çok üzülmüş! Altı Avrupalı Yönetmen, yaşamı kareler kurarak anlayıp anlatmanın, filmleri ve filmlerin yaratıcılarını bizim dışımızdaki şeyler olarak değil, sohbet edebileceğimiz ahbaplarımız olarak görmenin, aynı anda yüzlerce filmi seyrediyor olmanın keyfine varmak isteyenler için...