“Samatya, denizi ile bağlantısını kesen sahil yoluna, bostanlarına saldıran beton yapılara, adını unutturma çabalarına, gidip de dönmeyenlerine rağmen zamana elinden geldiğince direndi, direniyor. Meydanıyla, tarihi eserleriyle ve hiç büyümeden yaşlanan insanlarıyla... “Yarışçılarıyla”... Onlar bir ara nasılsa, 24. No'lu Ganyan Bayii'nden başlarını uzatıp dışarıya baktıklarında, hayatın sonbaharının geldiğine şaşar kalırlardı. Kış, çoğunu zamanın içinden çekip aldı. Hattat Osman ağabey, manav Recep, Zeynel, Doktor, Ceyhun, Minas, Profesör Kevork, Ünal, Karanimo, Poldi ve daha niceleri, sahici iki cennetin, “Koşu”nun ve Samatya'nın unutulmaz “müptezelleri”ne alçakgönüllü bir armağan bu...”
“Samatya, denizi ile bağlantısını kesen sahil yoluna, bostanlarına saldıran beton yapılara, adını unutturma çabalarına, gidip de dönmeyenlerine rağmen zamana elinden geldiğince direndi, direniyor. Meydanıyla, tarihi eserleriyle ve hiç büyümeden yaşlanan insanlarıyla... “Yarışçılarıyla”... Onlar bir ara nasılsa, 24. No'lu Ganyan Bayii'nden başlarını uzatıp dışarıya baktıklarında, hayatın sonbaharının geldiğine şaşar kalırlardı. Kış, çoğunu zamanın içinden çekip aldı. Hattat Osman ağabey, manav Recep, Zeynel, Doktor, Ceyhun, Minas, Profesör Kevork, Ünal, Karanimo, Poldi ve daha niceleri, sahici iki cennetin, “Koşu”nun ve Samatya'nın unutulmaz “müptezelleri”ne alçakgönüllü bir armağan bu...”