Güneş yanar, âlem döner
Bir gün gelir hepsi söner
Ey sahib-i ilm ü hüner
Bilir misin sebebi kim?
Ne gelen var, ne giden var
Ne solan var, ne biten var
Ne gülü var, ne diken var
Bilir misin sebebi kim?
A'mâk-ı Hayâl, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'nin vahdet-i vücud anlayışıyla ele aldığı tasavvufi bir romandır. ''Aynalı Baba ile Mülakat'' ve ''Manisa Tımarhanesi'' olmak üzere iki bölümden oluşan bu eser barındırdığı hikâyelerde mitolojik ve fantastik ögelere sıkça yer verir. Aynalı Baba'nın çaldığı ney sonrası rüyaya dalan Raci'nin sorularının cevaplarını bulmak adına gördüğü hayallerin her biri, tasavvufa açılan pencerelerdir. Hakikate ulaşabilmek adına çıkılan bu yolculukta rehber olabilecek nitelikte bir eserdir.
Güneş yanar, âlem döner
Bir gün gelir hepsi söner
Ey sahib-i ilm ü hüner
Bilir misin sebebi kim?
Ne gelen var, ne giden var
Ne solan var, ne biten var
Ne gülü var, ne diken var
Bilir misin sebebi kim?
A'mâk-ı Hayâl, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'nin vahdet-i vücud anlayışıyla ele aldığı tasavvufi bir romandır. ''Aynalı Baba ile Mülakat'' ve ''Manisa Tımarhanesi'' olmak üzere iki bölümden oluşan bu eser barındırdığı hikâyelerde mitolojik ve fantastik ögelere sıkça yer verir. Aynalı Baba'nın çaldığı ney sonrası rüyaya dalan Raci'nin sorularının cevaplarını bulmak adına gördüğü hayallerin her biri, tasavvufa açılan pencerelerdir. Hakikate ulaşabilmek adına çıkılan bu yolculukta rehber olabilecek nitelikte bir eserdir.