Robert Briffault'nun, "Analar" adlı yapıtı 1927 yılında yayımlandığında, çok geniş kapsamlı araştırmaları ve köktenci yaklaşımıyla, çağdaş toplumsal evrim kuramlarının, özellikle de toplumu oluşturan ilk birimin tekeşli aile olduğu savının yanlışlarını ortaya koymuştu. Briffault, ilkel bir anaerkilliğin, evrensel olarak ataerkillikten önce var olduğunu öne süren bir başka kuram oluşturmaya çalışmış, anaerkilliği, genel kapsamıyla, kadınların toplumsal olarak üstün ve egemen olduğu bir dönem olarak tanımlamış, evliliğin, başlangıçta, cinsel davranışları biçimlendiren kümeler arasında yapılan sözleşmeler biçimini aldığı görüşünü savunmuştu. Briffault, bu iki ana noktayı temellendirmek için anaerkillikten ataerkilliğe geçişin, avcılıktan tarım ekonomisine geçişle ve mülkiyetin ortaya çıkışıyla ilgili olduğunu göstermişti. İnsanbilimcilerin, toplumsal kökenlerin ataerkil olduğu, toplumların ta başlangıçtan beri, erkek-egemen düzenler kurdukları kuramını iyice kabullenmeye eğilimli oldukları bir dönemde, çok küçük görünen ayrıntıları ele alarak, insanbilimin karanlıkta kalmış pek çok noktasına ışık tutan Briffault'un savı, bugün artık nerdeyse tartışılmamakta, doğruluğu bütün bilim çevrelerinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Yayımlandığı dönemde yürekli bir ses olarak nitelendirilen Analar, bugün daha da değerli bir incelemeolarak bütün dünyada tekrar tekrar yayınlanmakta, önemli insanbilim, kazıbilim ve budunbilim alanında gerçekleştirilen yeni bulgularla her geçen gün biraz büyümektedir.
Robert Briffault'nun, "Analar" adlı yapıtı 1927 yılında yayımlandığında, çok geniş kapsamlı araştırmaları ve köktenci yaklaşımıyla, çağdaş toplumsal evrim kuramlarının, özellikle de toplumu oluşturan ilk birimin tekeşli aile olduğu savının yanlışlarını ortaya koymuştu. Briffault, ilkel bir anaerkilliğin, evrensel olarak ataerkillikten önce var olduğunu öne süren bir başka kuram oluşturmaya çalışmış, anaerkilliği, genel kapsamıyla, kadınların toplumsal olarak üstün ve egemen olduğu bir dönem olarak tanımlamış, evliliğin, başlangıçta, cinsel davranışları biçimlendiren kümeler arasında yapılan sözleşmeler biçimini aldığı görüşünü savunmuştu. Briffault, bu iki ana noktayı temellendirmek için anaerkillikten ataerkilliğe geçişin, avcılıktan tarım ekonomisine geçişle ve mülkiyetin ortaya çıkışıyla ilgili olduğunu göstermişti. İnsanbilimcilerin, toplumsal kökenlerin ataerkil olduğu, toplumların ta başlangıçtan beri, erkek-egemen düzenler kurdukları kuramını iyice kabullenmeye eğilimli oldukları bir dönemde, çok küçük görünen ayrıntıları ele alarak, insanbilimin karanlıkta kalmış pek çok noktasına ışık tutan Briffault'un savı, bugün artık nerdeyse tartışılmamakta, doğruluğu bütün bilim çevrelerinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Yayımlandığı dönemde yürekli bir ses olarak nitelendirilen Analar, bugün daha da değerli bir incelemeolarak bütün dünyada tekrar tekrar yayınlanmakta, önemli insanbilim, kazıbilim ve budunbilim alanında gerçekleştirilen yeni bulgularla her geçen gün biraz büyümektedir.