Stavros Stavridis 19. Yüzyılın sonlarında 126 Karamanlı türküsünü kayda geçirip yayımladı. Kapadokya ve Karadeniz'in Hıristiyan yerleşimlerinden Türkçe konuşan 600 Ortodoks, ön sipariş vererek yayına maddi destek sağladı. Milliyetçi akımların güçlendiği, Rum asıllı aydınların çoğunun iki milli merkezin, İstanbul ve Atina'nın çağrılarına uyarak, sadece Yunanca halkbilimsel malzemeyi derleyip yayımladığı bir çağda Stavridis'in bu inisiyatifi istisnaidir. Stavridis önsözde belirttiği gibi, gelecek nesillere devretmek üzere memleketinin Türkçe türkülerini derledi. Türkülerin ait oldukları toplumun temel iletişim araçlarından biri olduklarını, ortak belleği ifade ettiklerini biliyordu. Bu yüzden, halk kültürünün bu temel unsurunu, sosyal hayatın en gündelik sahnelerini dile getiren türküleri kâğıda döktü. Böyle yaparak, kendisinin ve yayımladığı kitabı destekleyen dindaşı hemşerilerinin, Rum kimlikleri hakkında hiçbir kuşku duymadıklarını göstermiş oldu. Türkçe konuşmalarının ve Anadolu'da yan yana yaşadıkları Müslüman hemşerileriyle ortak bir kültürü paylaşmalarının kimliklerini tehdit etmediğine inanıyorlardı.
-Evangelia Balta, Institute of Historical Research / NHRF
-Ari Çokona
Stavros Stavridis 19. Yüzyılın sonlarında 126 Karamanlı türküsünü kayda geçirip yayımladı. Kapadokya ve Karadeniz'in Hıristiyan yerleşimlerinden Türkçe konuşan 600 Ortodoks, ön sipariş vererek yayına maddi destek sağladı. Milliyetçi akımların güçlendiği, Rum asıllı aydınların çoğunun iki milli merkezin, İstanbul ve Atina'nın çağrılarına uyarak, sadece Yunanca halkbilimsel malzemeyi derleyip yayımladığı bir çağda Stavridis'in bu inisiyatifi istisnaidir. Stavridis önsözde belirttiği gibi, gelecek nesillere devretmek üzere memleketinin Türkçe türkülerini derledi. Türkülerin ait oldukları toplumun temel iletişim araçlarından biri olduklarını, ortak belleği ifade ettiklerini biliyordu. Bu yüzden, halk kültürünün bu temel unsurunu, sosyal hayatın en gündelik sahnelerini dile getiren türküleri kâğıda döktü. Böyle yaparak, kendisinin ve yayımladığı kitabı destekleyen dindaşı hemşerilerinin, Rum kimlikleri hakkında hiçbir kuşku duymadıklarını göstermiş oldu. Türkçe konuşmalarının ve Anadolu'da yan yana yaşadıkları Müslüman hemşerileriyle ortak bir kültürü paylaşmalarının kimliklerini tehdit etmediğine inanıyorlardı.
-Evangelia Balta, Institute of Historical Research / NHRF
-Ari Çokona