Günümüzde vergilendirme ile ilgili -doğrudan ya da dolaylı olarak- bir iş ya da işlem yapmayan veya vergilendirme işlemlerine muhatap olmayan kişiler yok denecek kadar azdır. Aktif vergi mükelleflerinin vergilendirme ile ilgili işlemleri doğal olarak çok daha fazladır. Ancak hiçbir vergi mükellefiyeti olmayan kişiler dahi birer nihai tüketici olarak, verginin konusunu oluşturan bir iş ya da işlemin tarafı olarak dolaylı bir şekilde vergisel iş ve işlemlerle ilişki içinde bulunabilmektedirler. Bunun yanında yine hiçbir vergi mükellefi olmayan nihai tüketiciler için de vergi ile ilgili, vergi düzenini korumayı amaçlayan bir takım yükümlülükler bulunmakta olduğundan, bu yükümlülüklere aykırı davranışlarda, söz konusu nihai tüketicilere de yaptırım uygulanabilmektedir.
Şu haliyle, toplumun büyük bir kısmının vergisel yaptırımlara muhatap olabilecek durumda bulunması nedeniyle büyük bir kesimi ilgilendiren vergisel yaptırımlar ilgili olarak hangi Anayasal ilke ve kuralların geçerli olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Ancak bunu çok net ve kolay bir şekilde ortaya koymak pek mümkün görünmemektedir. Zira genel olarak idari yaptırımların ve özelde de vergi yaptırımlarının hukuki mahiyetinin ne olduğu üzerinde henüz uzlaşılamamıştır. Bu durum ve bu konu ile ilgili olarak yapılmış derli toplu çalışmaların olmaması ise bu konudaki çalışmayı daha da zorlu kılmıştır.
Günümüzde vergilendirme ile ilgili -doğrudan ya da dolaylı olarak- bir iş ya da işlem yapmayan veya vergilendirme işlemlerine muhatap olmayan kişiler yok denecek kadar azdır. Aktif vergi mükelleflerinin vergilendirme ile ilgili işlemleri doğal olarak çok daha fazladır. Ancak hiçbir vergi mükellefiyeti olmayan kişiler dahi birer nihai tüketici olarak, verginin konusunu oluşturan bir iş ya da işlemin tarafı olarak dolaylı bir şekilde vergisel iş ve işlemlerle ilişki içinde bulunabilmektedirler. Bunun yanında yine hiçbir vergi mükellefi olmayan nihai tüketiciler için de vergi ile ilgili, vergi düzenini korumayı amaçlayan bir takım yükümlülükler bulunmakta olduğundan, bu yükümlülüklere aykırı davranışlarda, söz konusu nihai tüketicilere de yaptırım uygulanabilmektedir.
Şu haliyle, toplumun büyük bir kısmının vergisel yaptırımlara muhatap olabilecek durumda bulunması nedeniyle büyük bir kesimi ilgilendiren vergisel yaptırımlar ilgili olarak hangi Anayasal ilke ve kuralların geçerli olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Ancak bunu çok net ve kolay bir şekilde ortaya koymak pek mümkün görünmemektedir. Zira genel olarak idari yaptırımların ve özelde de vergi yaptırımlarının hukuki mahiyetinin ne olduğu üzerinde henüz uzlaşılamamıştır. Bu durum ve bu konu ile ilgili olarak yapılmış derli toplu çalışmaların olmaması ise bu konudaki çalışmayı daha da zorlu kılmıştır.