Hıristiyanlığın; kitab'a ve hitab'a dayalı değil, Hz. İsa'nın kendisine dayalı bir “olay” olmasından ötürü, bu düşünce geleneği kendisini bu “olay”ı anlatan metinleri “yorum”layarak kurmuştur. İslâm ise; bir “yorum” değil, “sadık haber”e dayalı bir din olarak, kitab'a/hitab'a/anlam(ay)a yönelik bir bağ/rabıta gerektirir.
Hristiyanlığın inşâ sürecindeki tarihsel konumunun/biçiminin doğal bir türevi olarak ortaya çıkan Hermeneutik, Semantik, Analitik ve Yapısalcı düşünce disiplinleri, klasik İslam dünyasının anlam haritasında tam bir karşılık bulamaz. Zira İslam'da ilahî hitap ve kitap pasif bir “yorum nesnesi” olarak değil, aktif bir “durum öznesi” olarak vardır.
Tahsin Görgün'ün Anlam ve Yorum kitabı yukarıda belirtilen durumu Batılı entellektüeller üzerinden örneklendirerek anlatan ve ve klasik İslam düşüncesinin yapısıyla mukayese eden; ve asıl olarak burdan hareketle Kur'an'ı rasyonalist bir şekilde yorumladığını iddia eden “yorumculara” haddini bildiren, sınırlarını işaret eden önemli bir metin.
Hıristiyanlığın; kitab'a ve hitab'a dayalı değil, Hz. İsa'nın kendisine dayalı bir “olay” olmasından ötürü, bu düşünce geleneği kendisini bu “olay”ı anlatan metinleri “yorum”layarak kurmuştur. İslâm ise; bir “yorum” değil, “sadık haber”e dayalı bir din olarak, kitab'a/hitab'a/anlam(ay)a yönelik bir bağ/rabıta gerektirir.
Hristiyanlığın inşâ sürecindeki tarihsel konumunun/biçiminin doğal bir türevi olarak ortaya çıkan Hermeneutik, Semantik, Analitik ve Yapısalcı düşünce disiplinleri, klasik İslam dünyasının anlam haritasında tam bir karşılık bulamaz. Zira İslam'da ilahî hitap ve kitap pasif bir “yorum nesnesi” olarak değil, aktif bir “durum öznesi” olarak vardır.
Tahsin Görgün'ün Anlam ve Yorum kitabı yukarıda belirtilen durumu Batılı entellektüeller üzerinden örneklendirerek anlatan ve ve klasik İslam düşüncesinin yapısıyla mukayese eden; ve asıl olarak burdan hareketle Kur'an'ı rasyonalist bir şekilde yorumladığını iddia eden “yorumculara” haddini bildiren, sınırlarını işaret eden önemli bir metin.