Anonim şirkette geçerli temele ilkelerden birisi de, pay devrinin serbestliği ilkesidir. Anonim şirkette üyeliği temsil eden paylar, serbestçe devredilebilir ve miras yoluyla geçişe konu olabilir. Bu ilke gereğince, her ortak ilke olarak istediği an, payını devrederek pay bedelini akit taraftan alarak şirketten ayrılabilir. Hamiline yazılı pay senetlerinde zilyetliğin devri yeterlidir. Nama yazılı pay senetleri ise ciro ve zilyetliğin devri yoluyla geçer. Aynı durum, bağlı nama yazılı pay senetleri için de geçerlidir. Anonim şirket belirli sermayeli olduğu için, ortağın ayrılma akçesini alıp şirketten ayrılmasına veya şirketi feshetmesine ilke olarak izin verilmemiştir. İşte "devir sınırlamaları bağlam" yolu ile, ayrılma hakkı olmayan pay sahibinin pay devri hakkı sınırlandırılmaktadır. Bu yönüyle "bağlam-devir sınırlamaları" anonim şirket düzeni ile zıtlık yaratmakta, şirket ile pay sahibi arasında "gerilime" neden olmaktadır. Eski İsviçre ve Türk Hukuku'nda bağlam, "pay defterine kayıttan kaçınma" olarak formüle edilmiş ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden de kayıttan kaçınma olanağının esas sözleşmelere kaydedilmesine izin verilmişti. Böylece şirkete "ölçüsüz" bir silah verilmiş; yıllar içinde devir sınırlamaları, özellikle azınlık pay sahiplerinin aleyhine dönmüştür. Bu yüzden, 1950'li yıllardan itibaren İsviçre Federal Mahkemesi, bölünme teorisini yaratarak, anonim şirket düzenine ve kıymetli evrak hukukuna aykırı, fakat pay sahiplerinin lehine çözümler üretme çabasına girişmiştir. Bölünme teorisinin yarattığı kırılmalar ise, 1991 Reformu ile düzeltilmeye çalışılmıştır. Aynı restorasyon, 6102 sayılı yeni TTK'da da görülmektedir. Yeni dönemde hakim ilke, haklarda birliktir.
Bağlam, anonim şirket düzeni ile temelde çatışan bir kurumdur. Ancak şirketin yabancılaşmaya karşı veya kendine özgü niteliklerinin korunması bakımından yararlıdır. Bununla birlikte bağlamın yasadaki düzenleniş şekli, devrin fiilen (de facto) engellemesi şekline bürünmemelidir. Bütün bunlardan dolayı şirket düzeni ile temelde çelişki yaratan bir kurum olan "bağlam" ile ilgili atrtışmalar, hiçbir zaman bitmeyecektir.
Anonim şirkette geçerli temele ilkelerden birisi de, pay devrinin serbestliği ilkesidir. Anonim şirkette üyeliği temsil eden paylar, serbestçe devredilebilir ve miras yoluyla geçişe konu olabilir. Bu ilke gereğince, her ortak ilke olarak istediği an, payını devrederek pay bedelini akit taraftan alarak şirketten ayrılabilir. Hamiline yazılı pay senetlerinde zilyetliğin devri yeterlidir. Nama yazılı pay senetleri ise ciro ve zilyetliğin devri yoluyla geçer. Aynı durum, bağlı nama yazılı pay senetleri için de geçerlidir. Anonim şirket belirli sermayeli olduğu için, ortağın ayrılma akçesini alıp şirketten ayrılmasına veya şirketi feshetmesine ilke olarak izin verilmemiştir. İşte "devir sınırlamaları bağlam" yolu ile, ayrılma hakkı olmayan pay sahibinin pay devri hakkı sınırlandırılmaktadır. Bu yönüyle "bağlam-devir sınırlamaları" anonim şirket düzeni ile zıtlık yaratmakta, şirket ile pay sahibi arasında "gerilime" neden olmaktadır. Eski İsviçre ve Türk Hukuku'nda bağlam, "pay defterine kayıttan kaçınma" olarak formüle edilmiş ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden de kayıttan kaçınma olanağının esas sözleşmelere kaydedilmesine izin verilmişti. Böylece şirkete "ölçüsüz" bir silah verilmiş; yıllar içinde devir sınırlamaları, özellikle azınlık pay sahiplerinin aleyhine dönmüştür. Bu yüzden, 1950'li yıllardan itibaren İsviçre Federal Mahkemesi, bölünme teorisini yaratarak, anonim şirket düzenine ve kıymetli evrak hukukuna aykırı, fakat pay sahiplerinin lehine çözümler üretme çabasına girişmiştir. Bölünme teorisinin yarattığı kırılmalar ise, 1991 Reformu ile düzeltilmeye çalışılmıştır. Aynı restorasyon, 6102 sayılı yeni TTK'da da görülmektedir. Yeni dönemde hakim ilke, haklarda birliktir.
Bağlam, anonim şirket düzeni ile temelde çatışan bir kurumdur. Ancak şirketin yabancılaşmaya karşı veya kendine özgü niteliklerinin korunması bakımından yararlıdır. Bununla birlikte bağlamın yasadaki düzenleniş şekli, devrin fiilen (de facto) engellemesi şekline bürünmemelidir. Bütün bunlardan dolayı şirket düzeni ile temelde çelişki yaratan bir kurum olan "bağlam" ile ilgili atrtışmalar, hiçbir zaman bitmeyecektir.