"Savaşçı, kahraman veya ödlek fark etmez, bir erkeğin korkuları varlığımla ortaya çıkıyor. Büyücü Medusa'nın varlığıyla. Oysaki suç tamamen kendilerinde, gözlerime yansıyan görüntülerinde. Bana baktıklarında korkularının çıplak suretlerini görünce dehşete düşüyorlar. Dış dünyadan kopuyor, hissizleşiyor, insani yanlarını yitirerek birer heykele dönüşüyorlar."
Nesibe Çakır, antik Yunan mitolojisinin kadın figürlerini, mitolojideki belirsiz boşluklardan yararlanarak ve fantastik edebiyatın sağladığı özgürlükle yeniden anlatıyor bize.
Geleceklerini kader olmaktan çıkarıp tasarlayabilen bu kadınların öykülerini okurken aynı zamanda kökeni neolitik çağa kadar giden toplayıcı/şifacı kadın ile doğa arasındaki bağın gücünü seziyoruz.
"Savaşçı, kahraman veya ödlek fark etmez, bir erkeğin korkuları varlığımla ortaya çıkıyor. Büyücü Medusa'nın varlığıyla. Oysaki suç tamamen kendilerinde, gözlerime yansıyan görüntülerinde. Bana baktıklarında korkularının çıplak suretlerini görünce dehşete düşüyorlar. Dış dünyadan kopuyor, hissizleşiyor, insani yanlarını yitirerek birer heykele dönüşüyorlar."
Nesibe Çakır, antik Yunan mitolojisinin kadın figürlerini, mitolojideki belirsiz boşluklardan yararlanarak ve fantastik edebiyatın sağladığı özgürlükle yeniden anlatıyor bize.
Geleceklerini kader olmaktan çıkarıp tasarlayabilen bu kadınların öykülerini okurken aynı zamanda kökeni neolitik çağa kadar giden toplayıcı/şifacı kadın ile doğa arasındaki bağın gücünü seziyoruz.