Gorki, “Artamonovlar”ı 57 yaşında kaleme almıştı. Bu sırada Rusya'da devrimin ve savaşların yol açtığı karışıklıklar sona ermiş, yeni dünya için umutlar yeşermişti. İşte Artamonovlar, bu yeni dünyaya dair umutların yeşermesinden önce, tipik bir Rus ailesi olarak, köleliğin kaldırılmasıyla kendi yağında kavrulmaya başlamış, kapitalist ilişkilerin baş göstermesiyle zenginleşmiş ve en sonunda devrimin sel gibi üzerlerinden geçmesiyle silinip gitmiştir. Gorki'nin üç kuşak boyunca anlattığı bu ailenin hikâyesi, aslında Rus toplumunun köleliğin kaldırılmasından başlayarak geçirdiği evrelerin bir panoramasıdır.
Artamonov sinirlenmişti; midesinin açlıktan müthiş ezildiğini hissediyordu.
“Ne istiyorsun benden? Vicdanım mısın benim yoksa yargıçlık mı edeceksin bana? Otuz yıldır sustun sustun da...”
“Sustum işte. Düşünüyordum boyuna.”
“Hınç biriktiriyordun ha? E, hadi... Ne duruyorsun, git polise haber ver!”
“Polis molis yok artık.”
“Git söyle: Bu adam bana yıllarca baktı, yedirdi içirdi, ekmeğimi verdi. Mahkûm edin onu... Hoş zaten ihbar etmişsin ya! Daha ne istiyorsun benden, söyle! Korkut, sıkıştır, para iste, hadi!..”
“Paran yok ki. Hiçbir şeyin yok senin. Eskiden de yoktu. Yargıçlarda vız gelir bana. Ben kendim yargıcım zaten.
Gorki, “Artamonovlar”ı 57 yaşında kaleme almıştı. Bu sırada Rusya'da devrimin ve savaşların yol açtığı karışıklıklar sona ermiş, yeni dünya için umutlar yeşermişti. İşte Artamonovlar, bu yeni dünyaya dair umutların yeşermesinden önce, tipik bir Rus ailesi olarak, köleliğin kaldırılmasıyla kendi yağında kavrulmaya başlamış, kapitalist ilişkilerin baş göstermesiyle zenginleşmiş ve en sonunda devrimin sel gibi üzerlerinden geçmesiyle silinip gitmiştir. Gorki'nin üç kuşak boyunca anlattığı bu ailenin hikâyesi, aslında Rus toplumunun köleliğin kaldırılmasından başlayarak geçirdiği evrelerin bir panoramasıdır.
Artamonov sinirlenmişti; midesinin açlıktan müthiş ezildiğini hissediyordu.
“Ne istiyorsun benden? Vicdanım mısın benim yoksa yargıçlık mı edeceksin bana? Otuz yıldır sustun sustun da...”
“Sustum işte. Düşünüyordum boyuna.”
“Hınç biriktiriyordun ha? E, hadi... Ne duruyorsun, git polise haber ver!”
“Polis molis yok artık.”
“Git söyle: Bu adam bana yıllarca baktı, yedirdi içirdi, ekmeğimi verdi. Mahkûm edin onu... Hoş zaten ihbar etmişsin ya! Daha ne istiyorsun benden, söyle! Korkut, sıkıştır, para iste, hadi!..”
“Paran yok ki. Hiçbir şeyin yok senin. Eskiden de yoktu. Yargıçlarda vız gelir bana. Ben kendim yargıcım zaten.