9789758460274
437182
https://www.kitapvekahve.com/asik-veyselden-nukteler
Aşık Veysel'den Nükteler
12.00
Ankarada, Aşık Veysel, oğlu Ahmet, şair ve Afyon milletvekili Osman Attila, türkücü Yıldıray Çınar ve fotoğrafçı Mustafa Türkyılmaz bizim evdeyiz. Masamızda rakı, mezeler ve dört yaban ördeği var. Sohbet, içki... arada Türkyılmaz fotoğraflar çekiyor.
Hepimiz Aşık'ın sazı eline alacağı anı bekliyor, ama eşref saati gelmeden rahatsız etmeyelim diye bu arzumuzu söyleyemiyoruz. Öyle ki kimsenin canı konuşmak bile istemiyor artık. Söz kilitlendi, sessizlik oldu. Aşık anladı, gülümseyerek, oğlu Ahmet'e:
"Oğlanı kara libasından çıkar da ver hele, biz yedik içtik, saz acından ölüyor" dedi.
Saz genellikle iki düzende çalınır: "Aşık Düzeni" ve "Normal Düzen", Aşık düzeninde sanatçı yalnızca sapın yukarısındaki az sayıda perdeleri kullanır, çünkü, sadece alt tellerden değil, tıpkı ud ya da cümbüş çalarmış gibi, orta ve üst tellerden de yararlanır. Sapı avuçlar, elinden ve kolundan daha çok alt tel üstünde çalışır. Sanatçı bütün perdeleri kullanır ve bu yüzden el ve kol sürekli hareket eder.
Günümüzde Arif Sağ gibi ustaların çabalarıyla "Aşık düzeni" hem gelişti, hem yaygınlaştı. Eskiden saz sanatçılarının hemen hepsi sazı normal düzende çalardı. Aşık düzenini yalnızca Aşık Veysel ve Kul Ahmet gibi halk ozanları ve Nesimi, Daimi, Dursun Cevlani, Ali Ekber Çiçek ve Feyzullah Çınar gibi, "Aşık" dediğimiz az sayıdaki "yerel sanatçılar" kullanırlardı.
Bir saz meclisinde Veysel'e sorarlar: "Aşık, saz çalıp türkü söylüyorsun, pek güzel. Gel gelelim, başkaları saz çalarken ellerini sürekli oynatıyor. Oysa sen bir yeri tutup bırakmıyorsun. Niye?"
Aşık yanıtlar: "Doğru yeri bulmuşum bir yol, bırakır mıyım? Ötekiler hala benim bulduğum yeri arıyorlar."
Ankarada, Aşık Veysel, oğlu Ahmet, şair ve Afyon milletvekili Osman Attila, türkücü Yıldıray Çınar ve fotoğrafçı Mustafa Türkyılmaz bizim evdeyiz. Masamızda rakı, mezeler ve dört yaban ördeği var. Sohbet, içki... arada Türkyılmaz fotoğraflar çekiyor.
Hepimiz Aşık'ın sazı eline alacağı anı bekliyor, ama eşref saati gelmeden rahatsız etmeyelim diye bu arzumuzu söyleyemiyoruz. Öyle ki kimsenin canı konuşmak bile istemiyor artık. Söz kilitlendi, sessizlik oldu. Aşık anladı, gülümseyerek, oğlu Ahmet'e:
"Oğlanı kara libasından çıkar da ver hele, biz yedik içtik, saz acından ölüyor" dedi.
Saz genellikle iki düzende çalınır: "Aşık Düzeni" ve "Normal Düzen", Aşık düzeninde sanatçı yalnızca sapın yukarısındaki az sayıda perdeleri kullanır, çünkü, sadece alt tellerden değil, tıpkı ud ya da cümbüş çalarmış gibi, orta ve üst tellerden de yararlanır. Sapı avuçlar, elinden ve kolundan daha çok alt tel üstünde çalışır. Sanatçı bütün perdeleri kullanır ve bu yüzden el ve kol sürekli hareket eder.
Günümüzde Arif Sağ gibi ustaların çabalarıyla "Aşık düzeni" hem gelişti, hem yaygınlaştı. Eskiden saz sanatçılarının hemen hepsi sazı normal düzende çalardı. Aşık düzenini yalnızca Aşık Veysel ve Kul Ahmet gibi halk ozanları ve Nesimi, Daimi, Dursun Cevlani, Ali Ekber Çiçek ve Feyzullah Çınar gibi, "Aşık" dediğimiz az sayıdaki "yerel sanatçılar" kullanırlardı.
Bir saz meclisinde Veysel'e sorarlar: "Aşık, saz çalıp türkü söylüyorsun, pek güzel. Gel gelelim, başkaları saz çalarken ellerini sürekli oynatıyor. Oysa sen bir yeri tutup bırakmıyorsun. Niye?"
Aşık yanıtlar: "Doğru yeri bulmuşum bir yol, bırakır mıyım? Ötekiler hala benim bulduğum yeri arıyorlar."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.