Aşırı sağın merkeze kayıp, popülist radikal sağ parti biçiminde siyasal sahneye çıkışıyla birçok Avrupa ülkesinde elde ettiği başarı, bu tür partilerin özgün boyutlarıyla incelenmesi zorunluluğunu doğurdu. Merkeze kaydıkça seçmenlerini genişleten bu partileri ırkçı, faşist partiler olarak değerlendirmek, onların bugün aldıkları atipik özellikleri yansıtmamaktadır. Bu nedenle endüstri sonrası toplum dinamiğiyle demokrasinin uyum sorunlarının açtığı boşluktan yararlanarak yükselişe geçen bu partilere yakından bakmak, önemli bir çalışma alanı oluşturuyor. Bu kitap, konuyu Fransa örneği çerçevesine ağırlık vererek inceliyor.
Aşırı sağın merkeze kayıp, popülist radikal sağ parti biçiminde siyasal sahneye çıkışıyla birçok Avrupa ülkesinde elde ettiği başarı, bu tür partilerin özgün boyutlarıyla incelenmesi zorunluluğunu doğurdu. Merkeze kaydıkça seçmenlerini genişleten bu partileri ırkçı, faşist partiler olarak değerlendirmek, onların bugün aldıkları atipik özellikleri yansıtmamaktadır. Bu nedenle endüstri sonrası toplum dinamiğiyle demokrasinin uyum sorunlarının açtığı boşluktan yararlanarak yükselişe geçen bu partilere yakından bakmak, önemli bir çalışma alanı oluşturuyor. Bu kitap, konuyu Fransa örneği çerçevesine ağırlık vererek inceliyor.