Aşk kuyusuna kova salıp, çıkrığı çevirdiler. Bize oradan ab-ı hayat dediğimiz o leziz, nefis suyu çıkarttılar. Birbirinden güzel şiirleriyle öylesine bir gül bahçesi olşuturdular ki, orada seyrana çıkmak dünyanın en hoş, en anlamlı işi haline geldi. Aşıktılar ve bizi aşkın sahralarına çağırdılar. Yükleri cevherdi her birinin, bol bol dağıttılar.
Belki bir lokmaya, bir sıcak yuvaya muhtaç ve dahi sılalarına hasret gittiler ama bize ölümsüz isimlerini ve ölümsüz eserlerini bıraktılar. Biz şiirlerle yıkanıp, gam yükümüzü indirdik sırtımızdan. Her mısra sevgilimiz oldu. Her kıta anamızın ak sütü gibi sindi içimize. Yalnızlığın mahpesinde en yakın dost, en mahrem arkadaşımız o şairler ve şiirlerdir. İsterseniz gülşenlerinde ötüşen bülbül-i şeydalara sorun. Size aşkın esrarını faş etsin.
Aşk kuyusuna kova salıp, çıkrığı çevirdiler. Bize oradan ab-ı hayat dediğimiz o leziz, nefis suyu çıkarttılar. Birbirinden güzel şiirleriyle öylesine bir gül bahçesi olşuturdular ki, orada seyrana çıkmak dünyanın en hoş, en anlamlı işi haline geldi. Aşıktılar ve bizi aşkın sahralarına çağırdılar. Yükleri cevherdi her birinin, bol bol dağıttılar.
Belki bir lokmaya, bir sıcak yuvaya muhtaç ve dahi sılalarına hasret gittiler ama bize ölümsüz isimlerini ve ölümsüz eserlerini bıraktılar. Biz şiirlerle yıkanıp, gam yükümüzü indirdik sırtımızdan. Her mısra sevgilimiz oldu. Her kıta anamızın ak sütü gibi sindi içimize. Yalnızlığın mahpesinde en yakın dost, en mahrem arkadaşımız o şairler ve şiirlerdir. İsterseniz gülşenlerinde ötüşen bülbül-i şeydalara sorun. Size aşkın esrarını faş etsin.