“Gökkuşağının altından geçmek gibidir, yakalamaya çalıştığımız mutluluk. Aslında gökkuşağı (ışık kırılması) bizimle birlikte hareket eder ve onun altından asla geçemeyeceğizdir... Ama can alıcı nokta nedir, bilir misin? Gözlerimiz hep diğerlerinin geçtiğini görür...
Bunun sonucunda, birbirlerine bakıp sadece mutsuzluklarına yakıt sağlayan insanlar görürsün... Mutlu olabilecek şartlara sahip olmamamız değildir, mutsuzluk sebebimiz. Mutluluğu; asla bulamayacağımız yerlerde aramaya mahkum edilmemiz ve bunun için desteklenmemizdir, diğerlerince... Bir kuş düşün; kanatları olduğunu bilmiyor. Yürüyebiliyor ve koşabiliyor ancak doğasından kaynaklanan o iç sıkıntısına bir anlam veremiyor. Çünkü uçmak için yaratılmışken, yerlerde çırpınıyor... İşte buna benzer ‘insan'ın hikayesi... Ancak senin gibilerin durumu farklıdır... Bu kapıya varanların artık kanatlarını açıp eve dönme zamanları gelmiştir...”
Tasavvuf, aydınlanma, bilgelik, dinlerin kökeni, irfan öğretileri, sufizm, doğu felsefeleri, müslümanlık, hristiyanlık, musevilik, budizm, hinduizm, şamanizm, taoizm, zen, spiritüel-ruhsal yollar, kişisel gelişim ve felsefi öğretileri disiplinler arası bir yaklaşımla birleştirerek ele alan ve hepsinin kaynağında yer alan özü açığa çıkarırken, kendi hakikatini arayan bireyin en derin köklerine temas etmesi için yürünecek yola dair de bir harita sunan “Anka'nın Kanatları” serisinin ikinci kitabı: “Aşk ve Ejder”
Bu kitapta, aydınlanma yolcusunun öğrendikleri artık gerçek bir yaşantıya ve deneyime dönüşmeye başlarken, tek tek temel insan ve zihin tipleri çıkıyor karşısına. Her birinin kendine has bir sıkıntısı olduğu gibi, her biri için de açığa çıkacak bir cevap bulunuyor... Ejderin pençeleri altında kıvranan ve ondan kurtulmaya çalışanlardan başlayıp, Aşk'ın semalarına kanat açanlara varan bu yolculuğun sonunda ise, aranan nihai cevap aşikâr oluyor...
“Gökkuşağının altından geçmek gibidir, yakalamaya çalıştığımız mutluluk. Aslında gökkuşağı (ışık kırılması) bizimle birlikte hareket eder ve onun altından asla geçemeyeceğizdir... Ama can alıcı nokta nedir, bilir misin? Gözlerimiz hep diğerlerinin geçtiğini görür...
Bunun sonucunda, birbirlerine bakıp sadece mutsuzluklarına yakıt sağlayan insanlar görürsün... Mutlu olabilecek şartlara sahip olmamamız değildir, mutsuzluk sebebimiz. Mutluluğu; asla bulamayacağımız yerlerde aramaya mahkum edilmemiz ve bunun için desteklenmemizdir, diğerlerince... Bir kuş düşün; kanatları olduğunu bilmiyor. Yürüyebiliyor ve koşabiliyor ancak doğasından kaynaklanan o iç sıkıntısına bir anlam veremiyor. Çünkü uçmak için yaratılmışken, yerlerde çırpınıyor... İşte buna benzer ‘insan'ın hikayesi... Ancak senin gibilerin durumu farklıdır... Bu kapıya varanların artık kanatlarını açıp eve dönme zamanları gelmiştir...”
Tasavvuf, aydınlanma, bilgelik, dinlerin kökeni, irfan öğretileri, sufizm, doğu felsefeleri, müslümanlık, hristiyanlık, musevilik, budizm, hinduizm, şamanizm, taoizm, zen, spiritüel-ruhsal yollar, kişisel gelişim ve felsefi öğretileri disiplinler arası bir yaklaşımla birleştirerek ele alan ve hepsinin kaynağında yer alan özü açığa çıkarırken, kendi hakikatini arayan bireyin en derin köklerine temas etmesi için yürünecek yola dair de bir harita sunan “Anka'nın Kanatları” serisinin ikinci kitabı: “Aşk ve Ejder”
Bu kitapta, aydınlanma yolcusunun öğrendikleri artık gerçek bir yaşantıya ve deneyime dönüşmeye başlarken, tek tek temel insan ve zihin tipleri çıkıyor karşısına. Her birinin kendine has bir sıkıntısı olduğu gibi, her biri için de açığa çıkacak bir cevap bulunuyor... Ejderin pençeleri altında kıvranan ve ondan kurtulmaya çalışanlardan başlayıp, Aşk'ın semalarına kanat açanlara varan bu yolculuğun sonunda ise, aranan nihai cevap aşikâr oluyor...