Laura Carlson 10 Ocak 1944 tarihinde New York'ta doğuyor ve Amerikalı babası 7 Nisan 1945 günü Okinawa'da ölüyor. Babasının ölümü üzerine, Fransız annesiyle birlikte Paris'e dönüp her yerinden keder ve acı sızan bir evde, bilincini yitirmiş bir anne ve çok yaşlı , burjuva büyükana-babasıyla yaşamaya başlıyor. Ama kısa zamanda başka çocuklar gibi bir çocuk olmadığını anlıyor. Babasının izini ararken, babasının görev yaptığı zırhlıyı batıranlardan biri olduğunu varsaydığı kamikazeyi buluyor ve o an, intihar uçağı Avcı Sıfır'ın motor gürültüsü kulaklarına yerleşiyor. Laura Carlson bu uğultusuyla birlikte büyüyecek ve özgürlüğüne belki de onun sayesinde kavuşacaktır. Ama içine bir kuşku da düşecektir: gerçek babası kimdir; Amerikalı deniz subayı Anrew Carlson mu yoksa kamikaze pilot Japon Tsurukawa Oshi mi? Romanın gerçek kahramanı, kamikaze uçağı Avcı Sıfır'ın Laura'yı deliliğe götüren ve bizim de kulaklarımıza yerleşen uğultusu aslında. Sanki işaret parmağı bir tabanca tetiğinde yazılmış bir roman. Yapısıyla, üslubuyla, sözcük seçimiyle, olağanüstü sözcük ekonomisiyle daha ilk satırdan alıp götüren bir roman.
Laura Carlson 10 Ocak 1944 tarihinde New York'ta doğuyor ve Amerikalı babası 7 Nisan 1945 günü Okinawa'da ölüyor. Babasının ölümü üzerine, Fransız annesiyle birlikte Paris'e dönüp her yerinden keder ve acı sızan bir evde, bilincini yitirmiş bir anne ve çok yaşlı , burjuva büyükana-babasıyla yaşamaya başlıyor. Ama kısa zamanda başka çocuklar gibi bir çocuk olmadığını anlıyor. Babasının izini ararken, babasının görev yaptığı zırhlıyı batıranlardan biri olduğunu varsaydığı kamikazeyi buluyor ve o an, intihar uçağı Avcı Sıfır'ın motor gürültüsü kulaklarına yerleşiyor. Laura Carlson bu uğultusuyla birlikte büyüyecek ve özgürlüğüne belki de onun sayesinde kavuşacaktır. Ama içine bir kuşku da düşecektir: gerçek babası kimdir; Amerikalı deniz subayı Anrew Carlson mu yoksa kamikaze pilot Japon Tsurukawa Oshi mi? Romanın gerçek kahramanı, kamikaze uçağı Avcı Sıfır'ın Laura'yı deliliğe götüren ve bizim de kulaklarımıza yerleşen uğultusu aslında. Sanki işaret parmağı bir tabanca tetiğinde yazılmış bir roman. Yapısıyla, üslubuyla, sözcük seçimiyle, olağanüstü sözcük ekonomisiyle daha ilk satırdan alıp götüren bir roman.