Maastricht sözleşmeleri demokrasi ve temel hakların korunmasına değil, iç pazarın oluşturulması ve avrupa ortak para biriminden ilk planda yararlanacak olan Batı Avrupa'nın önde gelen holding ve bankalarının ile onlarla ittifak içinde ki tarım burjuvazisinin çıkarlarının korunmasına yöneliktir. Bu sözleşmelerdeki projeler gerçekleştirildiğinde "tüm ülkelerin avrupalıları" değil Batı Avrupa'da üretilen zenginliğin büyük kısmına el koyanlar birleşecektir. Kapitalizmin radikal piyasa ideolojisinin kurbanları olan işçiler, küçük çiftçiler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, yabancılar ve endüstrileşmemiş bölgelerde yaşayanların elleri boş kalacak. Bu kitap sermaye hızla uluslararası boyut kazanırken politikaların ulusal devletlerin sınırları içinde belirlenmesinin yarattığı çelişkilere ve bunların avrupanın entegrasyonunda yol açtığı sürekli krizlere dikkati çekiyor. Bu sürecin Doğu Avrupa ve "Üçüncü Dünya" ülkelerindeki etkileri ele alınıyor. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler Gümrük Birliği bağlamında irdeleniyor. Batı Avrupanın birleşmesinin kadınların yaşam ve çalışma koşullarında yaratacağı değişiklikler irdeleniyor ve alman solu örneğinde avrupanın entegrasyonunun, batı avrupa sermayesinin dünyadaki pazarlara hakim olma mücadelesine yönelik emperyalist bir proje olarak algılanmaması eleştiriliyor.
Maastricht sözleşmeleri demokrasi ve temel hakların korunmasına değil, iç pazarın oluşturulması ve avrupa ortak para biriminden ilk planda yararlanacak olan Batı Avrupa'nın önde gelen holding ve bankalarının ile onlarla ittifak içinde ki tarım burjuvazisinin çıkarlarının korunmasına yöneliktir. Bu sözleşmelerdeki projeler gerçekleştirildiğinde "tüm ülkelerin avrupalıları" değil Batı Avrupa'da üretilen zenginliğin büyük kısmına el koyanlar birleşecektir. Kapitalizmin radikal piyasa ideolojisinin kurbanları olan işçiler, küçük çiftçiler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, yabancılar ve endüstrileşmemiş bölgelerde yaşayanların elleri boş kalacak. Bu kitap sermaye hızla uluslararası boyut kazanırken politikaların ulusal devletlerin sınırları içinde belirlenmesinin yarattığı çelişkilere ve bunların avrupanın entegrasyonunda yol açtığı sürekli krizlere dikkati çekiyor. Bu sürecin Doğu Avrupa ve "Üçüncü Dünya" ülkelerindeki etkileri ele alınıyor. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler Gümrük Birliği bağlamında irdeleniyor. Batı Avrupanın birleşmesinin kadınların yaşam ve çalışma koşullarında yaratacağı değişiklikler irdeleniyor ve alman solu örneğinde avrupanın entegrasyonunun, batı avrupa sermayesinin dünyadaki pazarlara hakim olma mücadelesine yönelik emperyalist bir proje olarak algılanmaması eleştiriliyor.