Hayatla olan bağım hep koyu sevda kıvamında oldu. Henüz bahçeli evlerin etrafına duvarların örülmediği zamanlarda, 01.04.1974'te Adıyaman'da doğdum. Neşeli bir kayısı ağacının en yüksek ve ince dallarında uzaklara bakarak hayal kurmayı, dimdik duran gövdesini cılız kollarımla sarmaya çalışırken de umut etmeyi öğrendim.
1982 yılında Gaziantep'e taşındık ve ben susmayı öğrendim. Rakamlarla aram iyi olmadığı halde Anadolu üniversitesi muhasebe bölümünü tamamlamaya çalışırken, kelimeleri tahminimden çok sevdiğimi öğrendim. Kısa bir süre önce suskunluğumdaki kelimelerimle birlikte hayata sıfır noktasından yeniden başladım. Zeki ve bir o kadar da afacan "Cem" ve "Erkin" isimli iki erkek çocuğunun gururlu annesiyim. Kayısı ağacının gövdesindeki kesiklerden akıttığı reçine mi, kan mı? Ben ona kayısı balı diyorum ve ondan çocukça sevinçlerimin kederi kuşatıp gövdemi dimdik tutmasını oğreniyorum. Ayaklanmış Yüreğim de benim kesiklerimden taşan reçine... Kan... Bal...
Hayatla olan bağım hep koyu sevda kıvamında oldu. Henüz bahçeli evlerin etrafına duvarların örülmediği zamanlarda, 01.04.1974'te Adıyaman'da doğdum. Neşeli bir kayısı ağacının en yüksek ve ince dallarında uzaklara bakarak hayal kurmayı, dimdik duran gövdesini cılız kollarımla sarmaya çalışırken de umut etmeyi öğrendim.
1982 yılında Gaziantep'e taşındık ve ben susmayı öğrendim. Rakamlarla aram iyi olmadığı halde Anadolu üniversitesi muhasebe bölümünü tamamlamaya çalışırken, kelimeleri tahminimden çok sevdiğimi öğrendim. Kısa bir süre önce suskunluğumdaki kelimelerimle birlikte hayata sıfır noktasından yeniden başladım. Zeki ve bir o kadar da afacan "Cem" ve "Erkin" isimli iki erkek çocuğunun gururlu annesiyim. Kayısı ağacının gövdesindeki kesiklerden akıttığı reçine mi, kan mı? Ben ona kayısı balı diyorum ve ondan çocukça sevinçlerimin kederi kuşatıp gövdemi dimdik tutmasını oğreniyorum. Ayaklanmış Yüreğim de benim kesiklerimden taşan reçine... Kan... Bal...