Farklılıklarını sindirememiş bir kültürün insanları... kendinden başkasını tanımak istemeyen, kaygılı, gergin, huzursuz... Her şeyi aynılaştırmaya çalışan, kendinden olmayanı, kendine benzemeyeni anlamaktansa dışlamayı yeğleyen bir yaşama biçiminin kuklaları... Bireysel yüzölçümünü genişletmek isteyen, hoşgörü ve anlayıştan uzak yaşama alışkanlıklarıyla pencerelerini sıkı sıkı kapatanlar... Arka odalarda, açıkta ya da kuytuda varlığını duyuran şiddet... Savrulan, kopan yaşamlar... Ayçiçekleri'ndeki öyküler, saygısız, sevgisiz ve unutulmuş yaşamların içinden çıkıp var olmaya çalışanları bir araya getiriyor. Işığı bulmak umudu içinde duyarsız bir yaşama biçimine katlanmak istemeyen, hayatın her alanına sızan şiddetin gölgesinde bile ‘kendi' olarak var olmaya çabalayan bireylerin tanıklığını yapan; izi silinmeyen geçmişin şimdiyle bağını sorgulayan öyküler, derin ve çok katmanlı. Nalan Barbarosoğlu, öykücülüğünün olgunluk döneminde.
Farklılıklarını sindirememiş bir kültürün insanları... kendinden başkasını tanımak istemeyen, kaygılı, gergin, huzursuz... Her şeyi aynılaştırmaya çalışan, kendinden olmayanı, kendine benzemeyeni anlamaktansa dışlamayı yeğleyen bir yaşama biçiminin kuklaları... Bireysel yüzölçümünü genişletmek isteyen, hoşgörü ve anlayıştan uzak yaşama alışkanlıklarıyla pencerelerini sıkı sıkı kapatanlar... Arka odalarda, açıkta ya da kuytuda varlığını duyuran şiddet... Savrulan, kopan yaşamlar... Ayçiçekleri'ndeki öyküler, saygısız, sevgisiz ve unutulmuş yaşamların içinden çıkıp var olmaya çalışanları bir araya getiriyor. Işığı bulmak umudu içinde duyarsız bir yaşama biçimine katlanmak istemeyen, hayatın her alanına sızan şiddetin gölgesinde bile ‘kendi' olarak var olmaya çabalayan bireylerin tanıklığını yapan; izi silinmeyen geçmişin şimdiyle bağını sorgulayan öyküler, derin ve çok katmanlı. Nalan Barbarosoğlu, öykücülüğünün olgunluk döneminde.