Karaören kitabı Aydos'un Ardı Sıla, yazarın, zor zamanın kasvetli ikliminde -neredeyse alelacele- yazdığı monografik bir eserdir. Peki ne zaman neden zor, iklim neden kasvetlidir?
Yaklaşık yüz yıl önce kan ve ateş çemberinden geçerek kurulan Türkiye, kelimenin tam anlamıyla bir çözme ve çökertme operasyonuyla karşı karşıya bulunuyor. Ülkenin namuslu (gerçekçi) aydınları, şairleri, yazarları, sanatçıları, bilim ve siyaset insanları, demagojik bir söylemle perdelenerek yürütülen bu operasyona dikkat çekiyorlar. Emperyalizm, buna rağmen, 'işbirlikçi proje grubu' eliyle oyun üzerine oyun kuruyor.
Türkiye, ya iç dinamiğini örgütleyip seferber ederek tam bir milli iktidar seçeneği yaratarak bu son haçlı saldırısını bertaraf edece ya da etnik ve mezhepsel çatışmaların kanlı tezgahına düşerek çözülecek ve dağılacaktır.
Sorun, Türkiye halkı (Türk milleti) açısından “olmak ya da olmamak” sorunudur.
Aydos'un Ardı Sıla, bu 'manzara-yı umumiye' içinde -öncelikle yazarını şaşırtan- monografik bir çalışmadır. 'Şaşırtan', çünkü kendisi, kırk yıla yaklaşan yazı hayatında böyle bir çalışma yapacağını asla düşünmemiştir. Peki bunca zaman sonra bu eseri neden yazmıştır?
Her eserin olduğu gibi kuşkusuz bu denemenin de Sunuş'ta açıklandığı üzere trajikomik denebilecek bir öyküsü vardır. “Şener Şenlik” o öykü yaşanmasaydı bu eser yazıl(a)mazdı kuşkusuz.
Aydos'un Ardı Sıla, mikrososyoloji çalışmalarının sınırlı -çoğunun da sorunlu- olduğu ülkemizde felsefeci bir yazarın alan sunduğu alçakgönüllü bir katkı olarak değerlendirilebilir.
Karaören kitabı Aydos'un Ardı Sıla, yazarın, zor zamanın kasvetli ikliminde -neredeyse alelacele- yazdığı monografik bir eserdir. Peki ne zaman neden zor, iklim neden kasvetlidir?
Yaklaşık yüz yıl önce kan ve ateş çemberinden geçerek kurulan Türkiye, kelimenin tam anlamıyla bir çözme ve çökertme operasyonuyla karşı karşıya bulunuyor. Ülkenin namuslu (gerçekçi) aydınları, şairleri, yazarları, sanatçıları, bilim ve siyaset insanları, demagojik bir söylemle perdelenerek yürütülen bu operasyona dikkat çekiyorlar. Emperyalizm, buna rağmen, 'işbirlikçi proje grubu' eliyle oyun üzerine oyun kuruyor.
Türkiye, ya iç dinamiğini örgütleyip seferber ederek tam bir milli iktidar seçeneği yaratarak bu son haçlı saldırısını bertaraf edece ya da etnik ve mezhepsel çatışmaların kanlı tezgahına düşerek çözülecek ve dağılacaktır.
Sorun, Türkiye halkı (Türk milleti) açısından “olmak ya da olmamak” sorunudur.
Aydos'un Ardı Sıla, bu 'manzara-yı umumiye' içinde -öncelikle yazarını şaşırtan- monografik bir çalışmadır. 'Şaşırtan', çünkü kendisi, kırk yıla yaklaşan yazı hayatında böyle bir çalışma yapacağını asla düşünmemiştir. Peki bunca zaman sonra bu eseri neden yazmıştır?
Her eserin olduğu gibi kuşkusuz bu denemenin de Sunuş'ta açıklandığı üzere trajikomik denebilecek bir öyküsü vardır. “Şener Şenlik” o öykü yaşanmasaydı bu eser yazıl(a)mazdı kuşkusuz.
Aydos'un Ardı Sıla, mikrososyoloji çalışmalarının sınırlı -çoğunun da sorunlu- olduğu ülkemizde felsefeci bir yazarın alan sunduğu alçakgönüllü bir katkı olarak değerlendirilebilir.