Bademlerin bazıları çiçeklerini çoktan dökmüş ve çağlaya durmuştu ki yenecek duruma gelmişti. Oysa bizim yaşadığımız şehirde daha çiçekti ağaçlar ve gelin gibi süslüydüler. Çocuktan aldığımız çağlalar tıpkı onun gözleri kadar pırıl pırıl ve canlı duruyorlardı. Bu çağlalar koparılmamış olsaydı yaz aylarında sertleşip bademlere dönüşeceklerdi. Ayten'in gözlerinin içi gibi kahverengiye bürüneceklerdi. Eylül aylarında dallarında toplanan ve sert kabuklarından ayrılan bademlerin içi onun gözlerine daha çok benziyordu. Ayten de sert kabuğunu kırmış artık.
Bademlerin bazıları çiçeklerini çoktan dökmüş ve çağlaya durmuştu ki yenecek duruma gelmişti. Oysa bizim yaşadığımız şehirde daha çiçekti ağaçlar ve gelin gibi süslüydüler. Çocuktan aldığımız çağlalar tıpkı onun gözleri kadar pırıl pırıl ve canlı duruyorlardı. Bu çağlalar koparılmamış olsaydı yaz aylarında sertleşip bademlere dönüşeceklerdi. Ayten'in gözlerinin içi gibi kahverengiye bürüneceklerdi. Eylül aylarında dallarında toplanan ve sert kabuklarından ayrılan bademlerin içi onun gözlerine daha çok benziyordu. Ayten de sert kabuğunu kırmış artık.