Tuncer Erdem günümüz öykücülüğünün dikkat çeken kalemlerinden. Her yeni kitabında yeni bir aşamada olduğunu gösteriyor. bak, gene o şey yükte hafif pahada ağır, yani tam bir ustalık ürünü. Bakmanın, görmenin halleri üzerine olabildiğince minimal öykülerden mürekkep bir kitap... Şaşkınlık, hayranlık, tiksinti, öfke, keder, şefkat ve mutlulukla dünyaya, üzerindeki şeylere bakan; onların suretlerini seyre dalan; tüm bunları hayalinde başka suretlere dönüştürürek anlatırken suretlerle asıllarını birbirine karıştıran anlatıcının sesi bütün öyküleri katediyor. Kafası karışık, dalgın, kuruntulu, kuşkulu: Öykülerini kime anlattığından bile emin değil.
Yan odada ona kulak veren biri mi var, bir okura ya da dosta mı sesleniyor? Yoksa pencere önündeki meraklı kargaya mı?
Okuyup görmeli!
Tuncer Erdem günümüz öykücülüğünün dikkat çeken kalemlerinden. Her yeni kitabında yeni bir aşamada olduğunu gösteriyor. bak, gene o şey yükte hafif pahada ağır, yani tam bir ustalık ürünü. Bakmanın, görmenin halleri üzerine olabildiğince minimal öykülerden mürekkep bir kitap... Şaşkınlık, hayranlık, tiksinti, öfke, keder, şefkat ve mutlulukla dünyaya, üzerindeki şeylere bakan; onların suretlerini seyre dalan; tüm bunları hayalinde başka suretlere dönüştürürek anlatırken suretlerle asıllarını birbirine karıştıran anlatıcının sesi bütün öyküleri katediyor. Kafası karışık, dalgın, kuruntulu, kuşkulu: Öykülerini kime anlattığından bile emin değil.
Yan odada ona kulak veren biri mi var, bir okura ya da dosta mı sesleniyor? Yoksa pencere önündeki meraklı kargaya mı?
Okuyup görmeli!