Balkanlar, Osmanlının maddi-manevi geride pek çok iz bıraktığı önemli bir bölgedir. Balkanları bu kadar önemli yapan, Anadolunun bağrından çıkarak o topraklara yerleşmiş vefakar ve güzel insanların, İslamiyeti yaymak, onun güzelliklerini anlatmak ve en önemlisi İslami yaşamı kendi yaşayış tarzlarıyla göstermek için yerleştikleri, hem madden hem manen bereketli topraklar olmasıdır. Bugün o toprakları ziyaret ettiğimizde halen dört gözle Türk-İslam anlayışının varlığını bekleyen ve bu anlayışı üzerinde hisseden insanlarla karşılaşırsınız.
Balkan coğrafyasında hali hazırda açık olan tekkeler, hala varlıklarını sürdürmektedirler. Aynı zamanda o topraklarda İslamiyeti ve Osmanlının miras bıraktığı Türk-İslam tasavvufunu yaymak, anlatmak için büyük gayret ve çaba göstermektedirler. Bu coğrafya bir çok defa kitaplara konu olmuşsa da, Balkan tasavvufunu ve yaşayışını anlatmada eksik kalmışlardır. Bu sebeple, tasavvufu ve tarikatları; Kosova, Makedonya, Arvavutluk ve Karadağda hala faaliyetlerini gösteren tekkeler ile ilgili en doğru bilgiyi vermeye çalışan ve toplumda doğru bilinen birçok yanlışı da göz ardı etmeden işleyen ve anlatan bu kitap alanında büyük bir açığı kapatacaktır.
Balkanlar, Osmanlının maddi-manevi geride pek çok iz bıraktığı önemli bir bölgedir. Balkanları bu kadar önemli yapan, Anadolunun bağrından çıkarak o topraklara yerleşmiş vefakar ve güzel insanların, İslamiyeti yaymak, onun güzelliklerini anlatmak ve en önemlisi İslami yaşamı kendi yaşayış tarzlarıyla göstermek için yerleştikleri, hem madden hem manen bereketli topraklar olmasıdır. Bugün o toprakları ziyaret ettiğimizde halen dört gözle Türk-İslam anlayışının varlığını bekleyen ve bu anlayışı üzerinde hisseden insanlarla karşılaşırsınız.
Balkan coğrafyasında hali hazırda açık olan tekkeler, hala varlıklarını sürdürmektedirler. Aynı zamanda o topraklarda İslamiyeti ve Osmanlının miras bıraktığı Türk-İslam tasavvufunu yaymak, anlatmak için büyük gayret ve çaba göstermektedirler. Bu coğrafya bir çok defa kitaplara konu olmuşsa da, Balkan tasavvufunu ve yaşayışını anlatmada eksik kalmışlardır. Bu sebeple, tasavvufu ve tarikatları; Kosova, Makedonya, Arvavutluk ve Karadağda hala faaliyetlerini gösteren tekkeler ile ilgili en doğru bilgiyi vermeye çalışan ve toplumda doğru bilinen birçok yanlışı da göz ardı etmeden işleyen ve anlatan bu kitap alanında büyük bir açığı kapatacaktır.