“Küçücük ellerin vardı, ortası bitişik ama hiç göze çarpmayan sert duruş sergileyen kaşların, düz ve sivri burun kemiğin, ince, cılız ama hafif dolgun pembe dudakların, çenenin şeklini gizleyen sakalların, küpelerin, beren, kısa saçların, yutkundukça cazibesini arttıran “ademcik” kemiğin. Geniş omuzların, ince görünen ama güçlü kolların. Kurudukça dilinle ıslattığın pembe dudaklarının görüntüsü kadınlık duygularımı ürpertmişti. Sanırım seni tüm gün boyunca o şekilde seyredebilirdim, seni ezberledikçe büyüne daha da kapılıyordum. Sende, beni sana çeken bir şeyler vardı. Sonunu merak ettiğim, ama hiç sonunun gelmesini istemediğim gizemli bir kitap gibiydin. Üstün başın tozluydu, bu da seni gizemli kılıyordu. Sahi kimdin sen?"
“Küçücük ellerin vardı, ortası bitişik ama hiç göze çarpmayan sert duruş sergileyen kaşların, düz ve sivri burun kemiğin, ince, cılız ama hafif dolgun pembe dudakların, çenenin şeklini gizleyen sakalların, küpelerin, beren, kısa saçların, yutkundukça cazibesini arttıran “ademcik” kemiğin. Geniş omuzların, ince görünen ama güçlü kolların. Kurudukça dilinle ıslattığın pembe dudaklarının görüntüsü kadınlık duygularımı ürpertmişti. Sanırım seni tüm gün boyunca o şekilde seyredebilirdim, seni ezberledikçe büyüne daha da kapılıyordum. Sende, beni sana çeken bir şeyler vardı. Sonunu merak ettiğim, ama hiç sonunun gelmesini istemediğim gizemli bir kitap gibiydin. Üstün başın tozluydu, bu da seni gizemli kılıyordu. Sahi kimdin sen?"