“Zengin iç yaşamı sayesinde bedeninin kısıtlamalarını aşmayı bilen bir kadının çok iyi yazılmış portresi.”
National Book Award Finalisti de olan Başka Dünyanın Kuşları'nda Brad Watson, yirminci yüzyıl başları Mississippi'sinin kırsal bir bölgesinde kadınların o zaman ve mekâna özgü yegâne “kullanım alanlarına”, yani seks ve evliliğe engel olacak genital bir bozuklukla doğmuş olan Bayan Jane Chisolm'un hayatını anlatıyor. Etrafını çevreleyen tabiatın o doğurgan dünyasından çiftlik yaşamının gerektirdiği zorlu işlere, onunla yakın dostluk kuran Doktor Thompson'dan, tüm sevgisine rağmen ondan ayrılmaya mecbur kalan delikanlıya varana dek, Bayan Jane Chisolm ve dünyasının kısırlık ya da çoraklıkla uzaktan yakından ilgisi yok.
Tabiatın güzelliğini, onun yanı sıra da kudret ve aman vermezliğini eserlerinin alamet-i farikası olarak kullanan Watson, Başka Dünyanın Kuşları'nda ulaşılmaz aşkların hüznünü de taşıyan zor, romantizmden uzak ama yine de bünyesinde yüce bir güzelliği barındıran yakın bir geçmişe tekrar hayat veriyor.
Sanıyoruz Tolstoy'un Anna Karenina'sı, Gustave Flaubert'in Emma Bovary'si, Harper Lee'nin Scout'u gibi, Brad Watson'ın Bayan Jane'ini de artık edebiyatın bu ölümsüz kadınlarının arasına ekleyebiliriz.
“Zengin iç yaşamı sayesinde bedeninin kısıtlamalarını aşmayı bilen bir kadının çok iyi yazılmış portresi.”
National Book Award Finalisti de olan Başka Dünyanın Kuşları'nda Brad Watson, yirminci yüzyıl başları Mississippi'sinin kırsal bir bölgesinde kadınların o zaman ve mekâna özgü yegâne “kullanım alanlarına”, yani seks ve evliliğe engel olacak genital bir bozuklukla doğmuş olan Bayan Jane Chisolm'un hayatını anlatıyor. Etrafını çevreleyen tabiatın o doğurgan dünyasından çiftlik yaşamının gerektirdiği zorlu işlere, onunla yakın dostluk kuran Doktor Thompson'dan, tüm sevgisine rağmen ondan ayrılmaya mecbur kalan delikanlıya varana dek, Bayan Jane Chisolm ve dünyasının kısırlık ya da çoraklıkla uzaktan yakından ilgisi yok.
Tabiatın güzelliğini, onun yanı sıra da kudret ve aman vermezliğini eserlerinin alamet-i farikası olarak kullanan Watson, Başka Dünyanın Kuşları'nda ulaşılmaz aşkların hüznünü de taşıyan zor, romantizmden uzak ama yine de bünyesinde yüce bir güzelliği barındıran yakın bir geçmişe tekrar hayat veriyor.
Sanıyoruz Tolstoy'un Anna Karenina'sı, Gustave Flaubert'in Emma Bovary'si, Harper Lee'nin Scout'u gibi, Brad Watson'ın Bayan Jane'ini de artık edebiyatın bu ölümsüz kadınlarının arasına ekleyebiliriz.