1955 yılında, İstanbul'da “İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü” isimli sergide başlayıp Paris-İstanbul ekseninde gelişen altmış yıllık bir çizer-yazar dostluğu. Gündelik yaşamın rutinini sanatın, yazının yaratıcı gücüyle kırabilmeyi başarmış iki sanatçı. Yaşamdan sanata, sanattan gene yaşama ya da yaşamın ötesine yazılmış bu mektuplar Yüksel Arslan'la Ferit Edgü'nün duygusal ve entelektüel paylaşımlarının yanı sıra iki muhteşem zihnin aralarında kurduğu aykırı humoru, bu humorun yarattığı bambaşka bir dili de ortaya koyuyor:
“Bizler hakikatin iki yüzü değil miyiz?”
Ferit Edgü'den Yüksel Arslan'a
“Demek sen Goya, ben boya, yahut tersi...”
Yüksel Arslan'dan Ferit Edgü'ye
1955 yılında, İstanbul'da “İlişki, Davranış, Sıkıntılara Övgü” isimli sergide başlayıp Paris-İstanbul ekseninde gelişen altmış yıllık bir çizer-yazar dostluğu. Gündelik yaşamın rutinini sanatın, yazının yaratıcı gücüyle kırabilmeyi başarmış iki sanatçı. Yaşamdan sanata, sanattan gene yaşama ya da yaşamın ötesine yazılmış bu mektuplar Yüksel Arslan'la Ferit Edgü'nün duygusal ve entelektüel paylaşımlarının yanı sıra iki muhteşem zihnin aralarında kurduğu aykırı humoru, bu humorun yarattığı bambaşka bir dili de ortaya koyuyor:
“Bizler hakikatin iki yüzü değil miyiz?”
Ferit Edgü'den Yüksel Arslan'a
“Demek sen Goya, ben boya, yahut tersi...”
Yüksel Arslan'dan Ferit Edgü'ye