"Eğer sana bakıyor olsaydım, dedi John ve sen de bana bakıyor olsaydın, tıpkı şimdi olduğu gibi sadece bakıyor olsaydın ve belki de konuşuyor olsaydık, belki, ve sen benim gözümde yansıyor olsaydın ve ben de seninkinde, yani sen benim gözümde kendini, ben de senin gözünde kendimi görebilseydim ve ikimizden biri kafasını çevirseydi geride hangimiz kalırdı? Ha? Kim kalırdı?"
İrlanda'da evine dönen Ollie Ewing, marangozluk dışında özel bir yeteneği olmayan, geçmişiyle hesaplaşmaya cesaret edemeyen, günlerini ve gecelerini yarı baygın, bir uyurgezer gibi geçiren basit bir adamdır. Yeni bir hayat kurmaya çalışır ama bunun mümkün olmadığının farkındadır. Bir süpermarkette iş bulur, alışveriş arabaları toplayarak hayatını sürdürmeye çalışır. Genç sanatçıların mesken tuttuğu yıkık dökük bir apartmanın çatı katına taşınır. Yine de bilir ki, ne olursa olsun geçmiş peşini bırakmayacak, baktığı her yerde, yaşadığı her olayda ona kim olduğunu hatırlatacaktır...
"Eğer sana bakıyor olsaydım, dedi John ve sen de bana bakıyor olsaydın, tıpkı şimdi olduğu gibi sadece bakıyor olsaydın ve belki de konuşuyor olsaydık, belki, ve sen benim gözümde yansıyor olsaydın ve ben de seninkinde, yani sen benim gözümde kendini, ben de senin gözünde kendimi görebilseydim ve ikimizden biri kafasını çevirseydi geride hangimiz kalırdı? Ha? Kim kalırdı?"
İrlanda'da evine dönen Ollie Ewing, marangozluk dışında özel bir yeteneği olmayan, geçmişiyle hesaplaşmaya cesaret edemeyen, günlerini ve gecelerini yarı baygın, bir uyurgezer gibi geçiren basit bir adamdır. Yeni bir hayat kurmaya çalışır ama bunun mümkün olmadığının farkındadır. Bir süpermarkette iş bulur, alışveriş arabaları toplayarak hayatını sürdürmeye çalışır. Genç sanatçıların mesken tuttuğu yıkık dökük bir apartmanın çatı katına taşınır. Yine de bilir ki, ne olursa olsun geçmiş peşini bırakmayacak, baktığı her yerde, yaşadığı her olayda ona kim olduğunu hatırlatacaktır...