Ben Hur

Topraklarından, sevdiği kadından, ailesinden ve özgürlüğünden koparıldı. Ama o ihanet ile zorlandığı köleliğin ardından küllerinden yeniden doğdu. Kızgın Kudüs çöller, yüzlerce savaş gemisinin çarpıştığı Akdeniz ve Roma'da süren bir savaş. Judea Prensi Ben-Hur, hiç haketmediği halde çocukluk arkadaşı Romalı General Messala'nın hırsına kurban giderek bir anda özgürlüğünü, sevdiği kadını ve ailesini yitirmiş, kendisini kadırgaya zincirli halde bulmuştur. Artık küreğe her asıldığında uğradığı ihanetin intikamını almaya yemin etmesine yetecek denli ateşli bir nefes çekmektedir içine. Ben-Hur'un öfke, nefret ve hırs dolu gözleri ile Roma arenalarındaki ihtişamlı çığlığı, yıllar sonra Messala ile hesaplaşma vaktinin geldiğinin de habercisidir. Güç artık onun elindedir. Ve gücünü sağlayan öfkesinden vazgeçmek niyetinde değildir. Çünkü ona sağduyu değil intikam lazımdır. Ben-Hur'a Messala'dan da öte, tümüyle Roma'ya yönelik bir öfke ve intikam duygusu lazımdır. Ben Hur hayata duyduğu bütün öfkeyle, ölürken bile arınmayı reddeden Messala'dır artık! Ben-Hur Bir Mücadele ve İnanç Öyküsü!