Bu kitap, bilim felsefesiyle ilgilenen bir sosyolog ile sosyal bilimler ve bilimsel yönteme ilişkin sorunlarla ilgilenen bir felsefeci tarafından yazılmıştır. Kitapta, sosyal yaşamın bilimsel incelemesinin nasıl yapılabileceği üzerine yeni bir bakış sunulmaktadır.
Konuya ilişkin önceki çalışmalarda, ya sosyal bilim incelemelerine yer verilmediği ya da bu incelemelerin yeterli bir felsefi analizden geçirilmediği gözlemlenmektedir. Bu kitapta ise, önemli sosyoloji kuramcılarının görüşlerinden hareketle, bilimin doğasına ilişkin farklı anlayışların değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Kitap, üç kısma ayrılmıştır. İlk kısımda yazarlar, doğa bilimlerinin pozitivist, realist ve konvansiyonalist yorumlarını analiz etmekte; ikinci kısımda benzer yorumların sosyal bilimlerdeki karşılıklarına dikkat çekerek sosyal yaşamın pozitivist ve realist analizleri arasındaki benzerlikleri ve ayrılıkları incelemektedirler. Realizm içindeki anahtar kavram olan yapı, derinlemesine irdelenmektedir. Üçüncü kısımda, insan eyleminin doğası ile sosyal bilimlerdeki değerlerin rolü ve ideolojiye ilişkin belirli doğal olmayan görüşler üzerinde durulmakta; bunların, realist bir sosyal yaşam ve formasyon anlayışıyla bağlantısı konu edilmektedir. Yazarlar, bunların yanı sıra, bilimin kendisinin, kuramsal olarak nasıl analiz edilebileceğini de sorgulamaktadırlar.
Bu kitap, bilim felsefesiyle ilgilenen bir sosyolog ile sosyal bilimler ve bilimsel yönteme ilişkin sorunlarla ilgilenen bir felsefeci tarafından yazılmıştır. Kitapta, sosyal yaşamın bilimsel incelemesinin nasıl yapılabileceği üzerine yeni bir bakış sunulmaktadır.
Konuya ilişkin önceki çalışmalarda, ya sosyal bilim incelemelerine yer verilmediği ya da bu incelemelerin yeterli bir felsefi analizden geçirilmediği gözlemlenmektedir. Bu kitapta ise, önemli sosyoloji kuramcılarının görüşlerinden hareketle, bilimin doğasına ilişkin farklı anlayışların değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Kitap, üç kısma ayrılmıştır. İlk kısımda yazarlar, doğa bilimlerinin pozitivist, realist ve konvansiyonalist yorumlarını analiz etmekte; ikinci kısımda benzer yorumların sosyal bilimlerdeki karşılıklarına dikkat çekerek sosyal yaşamın pozitivist ve realist analizleri arasındaki benzerlikleri ve ayrılıkları incelemektedirler. Realizm içindeki anahtar kavram olan yapı, derinlemesine irdelenmektedir. Üçüncü kısımda, insan eyleminin doğası ile sosyal bilimlerdeki değerlerin rolü ve ideolojiye ilişkin belirli doğal olmayan görüşler üzerinde durulmakta; bunların, realist bir sosyal yaşam ve formasyon anlayışıyla bağlantısı konu edilmektedir. Yazarlar, bunların yanı sıra, bilimin kendisinin, kuramsal olarak nasıl analiz edilebileceğini de sorgulamaktadırlar.
