Hem bir düşünür hem de bir eylem insanı olarak yirminci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran Susan Sontag, Rolling Stone dergisinin kurucu editörü Jonathan Cott'la 1978 yılında gerçekleştirdiği bu kapsamlı söyleşide, güncelliğini daima koruyan birçok soruyu kendine has üslubuyla cevaplıyor.
Sontag'ın eserlerindeki yalın ama vurucu, sorgulayıcı ve kışkırtıcı tarz, bu kez kendi hayatına ve anlam dünyasına yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda belirginleşerek, okura bilincin kapılarını aralıyor. Felsefeden sanata, siyasetten edebiyata ve tarihe dek büyük bir hevesle değindiği konu başlıkları, onun duru anlatımında berraklaşıp, verili ikilikleri reddeden; akademik olanla gündelik olanı bir arada değerlendiren bakış açısı sayesinde hayata içkin tartışmalar haline geliyor.
“Tutkulu bir estetik düşkününün” , “takıntılı bir ahlakçının”, “köklerine dönmek istemeyen” bir entelektüelin hem kendi sınırlarını zorladığı hem de okurun kendi sınırlarıyla yüzleşmesini sağladığı bu söyleşi, Sontag'ın eleştirel dehasının beslendiği tüm kanallarda sarsıcı bir yolculuk vaat ediyor.
Hem bir düşünür hem de bir eylem insanı olarak yirminci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran Susan Sontag, Rolling Stone dergisinin kurucu editörü Jonathan Cott'la 1978 yılında gerçekleştirdiği bu kapsamlı söyleşide, güncelliğini daima koruyan birçok soruyu kendine has üslubuyla cevaplıyor.
Sontag'ın eserlerindeki yalın ama vurucu, sorgulayıcı ve kışkırtıcı tarz, bu kez kendi hayatına ve anlam dünyasına yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda belirginleşerek, okura bilincin kapılarını aralıyor. Felsefeden sanata, siyasetten edebiyata ve tarihe dek büyük bir hevesle değindiği konu başlıkları, onun duru anlatımında berraklaşıp, verili ikilikleri reddeden; akademik olanla gündelik olanı bir arada değerlendiren bakış açısı sayesinde hayata içkin tartışmalar haline geliyor.
“Tutkulu bir estetik düşkününün” , “takıntılı bir ahlakçının”, “köklerine dönmek istemeyen” bir entelektüelin hem kendi sınırlarını zorladığı hem de okurun kendi sınırlarıyla yüzleşmesini sağladığı bu söyleşi, Sontag'ın eleştirel dehasının beslendiği tüm kanallarda sarsıcı bir yolculuk vaat ediyor.