Bilişsel kapitalizm kavramı, sermayenin 1970'lerde girdiği ve halen içinden geçmekte olduğu krizi açıklayabilir mi? Vercellone'nin hazırladığı bu kitap, çeşitli açılardan aslen bu soruya yanıt üretmeye girişiyor. Fordizmden post-Fordizme, endüstriyel sermayeden finansal sermayeye, maddi emekten gayri maddi emeğe, hiyerarşik ve katı emek süreçlerinden esnek emek süreçlerine, güvenceli istihdamdan güvencesiz istihdama uzanan bir dizi kavramla ilişkilendirilen bilişsel kapitalizm, yeni sermaye birikim sürecinin dinamiklerini araştırıyor. Ve her şeyden önemlisi kapitalist değer yaratma ilişkilerindeki dönüşümleri; değerin ölçülebilirliği ve yaratılan değerin özel mülkleştirilmesi temelinde tartışmaya açıyor. Vercellone'ye göre sermaye eskiden olduğu gibi işlemiyor, bir toplumsal ilişki olarak kendisini genişletecek ve hâkimiyetini pekiştirecek yeni olanakların peşinden koşuyor. Elbette emek de özellikle bilişsel yetilerinin gelişmesi temelinde kendi kudretini artıracak yeni örgütlenmelerin, direniş biçimlerinin ve kurucu pratiklerin arayışına girmiş durumda. Kavramsal ve pratik tüm arayışlar ve çıkış yolları, 21. yüzyılın egemenlik paradigmasının kurucu politik eğilimleri olarak boy gösteriyor.
Bilişsel kapitalizm kavramı, sermayenin 1970'lerde girdiği ve halen içinden geçmekte olduğu krizi açıklayabilir mi? Vercellone'nin hazırladığı bu kitap, çeşitli açılardan aslen bu soruya yanıt üretmeye girişiyor. Fordizmden post-Fordizme, endüstriyel sermayeden finansal sermayeye, maddi emekten gayri maddi emeğe, hiyerarşik ve katı emek süreçlerinden esnek emek süreçlerine, güvenceli istihdamdan güvencesiz istihdama uzanan bir dizi kavramla ilişkilendirilen bilişsel kapitalizm, yeni sermaye birikim sürecinin dinamiklerini araştırıyor. Ve her şeyden önemlisi kapitalist değer yaratma ilişkilerindeki dönüşümleri; değerin ölçülebilirliği ve yaratılan değerin özel mülkleştirilmesi temelinde tartışmaya açıyor. Vercellone'ye göre sermaye eskiden olduğu gibi işlemiyor, bir toplumsal ilişki olarak kendisini genişletecek ve hâkimiyetini pekiştirecek yeni olanakların peşinden koşuyor. Elbette emek de özellikle bilişsel yetilerinin gelişmesi temelinde kendi kudretini artıracak yeni örgütlenmelerin, direniş biçimlerinin ve kurucu pratiklerin arayışına girmiş durumda. Kavramsal ve pratik tüm arayışlar ve çıkış yolları, 21. yüzyılın egemenlik paradigmasının kurucu politik eğilimleri olarak boy gösteriyor.