İkinci El
Karl Marx'tan, Max Weber'den yahut Fransız Annales Okulundan esinlenen büyük teoriler, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren moda oldu. Oysa, on dokuzuncu yüzyıl sonlarından yirminci yüzyıl ortalarına kadar, aşağı yukarı aynı gereksinimi karşılayan tarih ve toplum felsefeleri vardı. Sorokin, elinizdeki kitabın ilk ayrımında, tarihin estetik yorumlarından başlayarak bunların başlıcalarını özetliyor. İkinci ayrımda, daha önceki yapıtlarında geliştirdiği, kültür ve sanat olgularının dört ana tipi üzerinden karşılaştırmalı bir çözümlemeye girişiyor. Burada yaptığı analiz, şimdilerde iyice moda olan kültürel incelemeler bakımından büyük önem taşımaktadır. Üçüncü ve son ayrımdaysa, yazar "Geçerli bir toplum felsefesine doğru" başlığı altında, çağdaş [yani yaşadığı yirminci yüzyıl ortalarının] tarih felsefelerinin hangi noktalarda anlaştıklarını ortaya koymaya çalışıyor. Tarih süreçlerinin doğrusal/çizgisel anlayışını şiddetle eleştiren ve döngüsel gelişim fikrini savunan Sorokin'in burada yaptığı saptamaların, kültür tarihiyle uğraşanların hâlâ üstünde durdukları sorunlara ilişkin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özetle, bu metin günümüzde de okunmaya değer.
- Mete Tunçay
İkinci El
Karl Marx'tan, Max Weber'den yahut Fransız Annales Okulundan esinlenen büyük teoriler, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren moda oldu. Oysa, on dokuzuncu yüzyıl sonlarından yirminci yüzyıl ortalarına kadar, aşağı yukarı aynı gereksinimi karşılayan tarih ve toplum felsefeleri vardı. Sorokin, elinizdeki kitabın ilk ayrımında, tarihin estetik yorumlarından başlayarak bunların başlıcalarını özetliyor. İkinci ayrımda, daha önceki yapıtlarında geliştirdiği, kültür ve sanat olgularının dört ana tipi üzerinden karşılaştırmalı bir çözümlemeye girişiyor. Burada yaptığı analiz, şimdilerde iyice moda olan kültürel incelemeler bakımından büyük önem taşımaktadır. Üçüncü ve son ayrımdaysa, yazar "Geçerli bir toplum felsefesine doğru" başlığı altında, çağdaş [yani yaşadığı yirminci yüzyıl ortalarının] tarih felsefelerinin hangi noktalarda anlaştıklarını ortaya koymaya çalışıyor. Tarih süreçlerinin doğrusal/çizgisel anlayışını şiddetle eleştiren ve döngüsel gelişim fikrini savunan Sorokin'in burada yaptığı saptamaların, kültür tarihiyle uğraşanların hâlâ üstünde durdukları sorunlara ilişkin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özetle, bu metin günümüzde de okunmaya değer.
- Mete Tunçay