“Ben binbir heyecan, biraz da korku ile girdiğim bu ‘ilk ders’ten çıkarken birdenbire Tanrı’nın beni ‘öğretmen olsun’ diye yarattığını anlamış, bir anda bu mesleğe şifasız bir tutku ile tutulmuştum. Bu sevgi, bu tutku ömrüm boyunca sürüp gitmiştir.”
Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden Halide Nusret Zorlutuna’nın bu eserinde, roman kahramanı değil gerçek bir Çalıkuşu hikâyesi okuyacaksınız.
Halide Nusret çocukluğunu, gençliğini, ailesini, dönemin edebiyat çevresini anlatıyor; Celal Sahir, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Orhan Seyfi, Refik Halit, Reşat Nuri, Şukûfe Nihal, Yakup Kadri gibi dönemin usta yazarlarıyla anılarını ve mektuplaşmalarını okuruyla paylaşıyor.
Bir yandan da Trablusgarp Savaşı’ndan 31 Mart Vak’asına, Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ülkenin geçirdiği süreç ve Türk modernleşme serüvenini de muhafazakâr ve aydın bir kadın gözüyle çiziyor.
“Ben binbir heyecan, biraz da korku ile girdiğim bu ‘ilk ders’ten çıkarken birdenbire Tanrı’nın beni ‘öğretmen olsun’ diye yarattığını anlamış, bir anda bu mesleğe şifasız bir tutku ile tutulmuştum. Bu sevgi, bu tutku ömrüm boyunca sürüp gitmiştir.”
Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden Halide Nusret Zorlutuna’nın bu eserinde, roman kahramanı değil gerçek bir Çalıkuşu hikâyesi okuyacaksınız.
Halide Nusret çocukluğunu, gençliğini, ailesini, dönemin edebiyat çevresini anlatıyor; Celal Sahir, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Orhan Seyfi, Refik Halit, Reşat Nuri, Şukûfe Nihal, Yakup Kadri gibi dönemin usta yazarlarıyla anılarını ve mektuplaşmalarını okuruyla paylaşıyor.
Bir yandan da Trablusgarp Savaşı’ndan 31 Mart Vak’asına, Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ülkenin geçirdiği süreç ve Türk modernleşme serüvenini de muhafazakâr ve aydın bir kadın gözüyle çiziyor.