Tespih
Ya da
Kum Taneleri
Biliyoruz ki Mevlâna belki de İslam dininde dans eden ilk erkek.
Mevlevî’nin dönüşü, Bolero’nun ezgisi gibi; tekrarı olmayan tekrar.
Birbirine benzer görünen her, her tekrar, şükür etmenin ve buluşmanın yumuşak adımını, kendi yerini bu dünyada arayan insanın halini anlatır.
Ancak duyarlılığın dili, benzer ve tekrar görüneni biricikten ayırır.
Kum taneleri, tespih taneleri gibi.
Her biri eşsiz ve tektir.
Denize şükreden kıyıda, her bir kum tanesi kendi sesiyle konuşur.
Denize ses veren, dalgayla birlikte, kum tanelerinin halidir.
Belki bunun için dalgalar kıyıda vururken başka,
Ayrılırken başka ses çıkarır.
İşte bunun için Mevlâna, raks ederken boynunu yana bırakır.
Şükür olsun, iç sesimizi yaradana.
Kıyam iç sesimizin yaradanla birliğidir.
O an kum taneleri tek bir ses verir: Şükür
Bu sesi tespihe dizerler, bu sesle dönerler, yükselirler,
giderler nasip alır, gelirler.
Semazen olurlar.
Şems, dünya ve kendi ile barışıktır.
Dünyayı kendinden ayırmaz.
Dönmeyi özlediği ve ol’duğu yer aynıdır.
Zaman, erken ya da geç değil, körpe ya da olgundur.
Güneş tende iz bıraktığı kadardır.
Kadarsızlığın yolcusu, koşmaz, ritmi arar.
Zikir, Vecd’e ulaşmanın ritmidir.
Yelda KARATAŞ
Tespih
Ya da
Kum Taneleri
Biliyoruz ki Mevlâna belki de İslam dininde dans eden ilk erkek.
Mevlevî’nin dönüşü, Bolero’nun ezgisi gibi; tekrarı olmayan tekrar.
Birbirine benzer görünen her, her tekrar, şükür etmenin ve buluşmanın yumuşak adımını, kendi yerini bu dünyada arayan insanın halini anlatır.
Ancak duyarlılığın dili, benzer ve tekrar görüneni biricikten ayırır.
Kum taneleri, tespih taneleri gibi.
Her biri eşsiz ve tektir.
Denize şükreden kıyıda, her bir kum tanesi kendi sesiyle konuşur.
Denize ses veren, dalgayla birlikte, kum tanelerinin halidir.
Belki bunun için dalgalar kıyıda vururken başka,
Ayrılırken başka ses çıkarır.
İşte bunun için Mevlâna, raks ederken boynunu yana bırakır.
Şükür olsun, iç sesimizi yaradana.
Kıyam iç sesimizin yaradanla birliğidir.
O an kum taneleri tek bir ses verir: Şükür
Bu sesi tespihe dizerler, bu sesle dönerler, yükselirler,
giderler nasip alır, gelirler.
Semazen olurlar.
Şems, dünya ve kendi ile barışıktır.
Dünyayı kendinden ayırmaz.
Dönmeyi özlediği ve ol’duğu yer aynıdır.
Zaman, erken ya da geç değil, körpe ya da olgundur.
Güneş tende iz bıraktığı kadardır.
Kadarsızlığın yolcusu, koşmaz, ritmi arar.
Zikir, Vecd’e ulaşmanın ritmidir.
Yelda KARATAŞ