Ülkemizde kadın olmak zor. İki çocukla yeni bir yaşam kurmaya çalışan kadın olmak daha da zor. Anne gibi sevgi dolu, baba gibi sert olmak bıçak sırtında kesik almadan yaşamaya çalışmaktır. Ayşe Gaffaroğlu bu romanında iş hayatında kendine yer açmaya çalışan, ekmek derdine düşmüş Nehir'i anlatıyor. Herkesin bir yemek öyküsü vardır. Yemeklerle insanlar arasındaki ilişkileri, çocuk büyütmenin ince çizgilerini, kadınlığından vazgeçmemeyi, erkek egemen iş dünyasındaki çalışanların fütursuzluklarını anlatan öykülerini Nehir'in yaşamına, tam da bir kaşık mutluluğu arayan romanına serpiştirerek sizleri zevkle ve heyecanla okuyacağınız bir yolculuğa çıkarıyor. Şöyle diyor yazar: “Yaşam size kepçe dolu mutluluk getirsin.”
Önce banyoya girip günlerdir üzerime yapışan endişeyi, korkuyu yıkadım. Bedenime yeniden sevda sözcükleri düşecekti. Kurumaya yüz tutmuş vücut kremlerimle, biricik parfümümle tenimi yeniledim. Dekolte yakalı pembe gömleğimi ve çok sevdiğim kot eteğimi buldum. Sehpaların tozunu alıp mutfağa girdim. Bir saat sonra çorbanın sıcak kokusu evi doldurduğunda mevsim salatam, buzluktan çıkartıp kızarttığım böreğim hazırdı. Kırmızı peçeteleri yerleştirirken ikide bir saate bakıyordum. Mutfaktan salona gelip geçerken kapının camında kendimi görüyor, pek beğeniyordum. Bir süre sonra çorba soğudu, börekler buruştu.
Ülkemizde kadın olmak zor. İki çocukla yeni bir yaşam kurmaya çalışan kadın olmak daha da zor. Anne gibi sevgi dolu, baba gibi sert olmak bıçak sırtında kesik almadan yaşamaya çalışmaktır. Ayşe Gaffaroğlu bu romanında iş hayatında kendine yer açmaya çalışan, ekmek derdine düşmüş Nehir'i anlatıyor. Herkesin bir yemek öyküsü vardır. Yemeklerle insanlar arasındaki ilişkileri, çocuk büyütmenin ince çizgilerini, kadınlığından vazgeçmemeyi, erkek egemen iş dünyasındaki çalışanların fütursuzluklarını anlatan öykülerini Nehir'in yaşamına, tam da bir kaşık mutluluğu arayan romanına serpiştirerek sizleri zevkle ve heyecanla okuyacağınız bir yolculuğa çıkarıyor. Şöyle diyor yazar: “Yaşam size kepçe dolu mutluluk getirsin.”
Önce banyoya girip günlerdir üzerime yapışan endişeyi, korkuyu yıkadım. Bedenime yeniden sevda sözcükleri düşecekti. Kurumaya yüz tutmuş vücut kremlerimle, biricik parfümümle tenimi yeniledim. Dekolte yakalı pembe gömleğimi ve çok sevdiğim kot eteğimi buldum. Sehpaların tozunu alıp mutfağa girdim. Bir saat sonra çorbanın sıcak kokusu evi doldurduğunda mevsim salatam, buzluktan çıkartıp kızarttığım böreğim hazırdı. Kırmızı peçeteleri yerleştirirken ikide bir saate bakıyordum. Mutfaktan salona gelip geçerken kapının camında kendimi görüyor, pek beğeniyordum. Bir süre sonra çorba soğudu, börekler buruştu.